🎉 Teknoloji Kullanımının Artmasıyla Geleneklerimizde Neler Değişti
q784gZ. Sosyal Bilgiler1 yıl önce3 Cevap1615 Kezteknoloji kullanımının artmasıyla geleneklerimizde neler değişti sorusunun cevabı nedir? Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin. İşte Cevaplar Cevap “Teknoloji Kullanımının Artmasıyla Geleneklerimizde Nelerin Değiştiğini Büyüklerinizle Görüşerek Aşağıya Yazınız.” sorusunun cevabını kısaca maddeler halinde yazdık. Komşu ziyaretleri azaldı. Mektup yazma yok oldu Bayram ziyaretleri yerini mesajlajma ve telefonla konuşma ile yapılır oldu. Önceden komşumuzla yaptığımız yemeği paylaşırdık, şimdi İnstagram’da fotoğrafını paylaşıyoruz Aile içi sohbetler azaldı. Düğünlerde insanlar cep telefonu ile fotoğraf ve video çekmeye çalışıyor. Bu cevaba 0 yorum yazıldı. Cevap Teknoloji insanlar arasında bağımlılık yapmış,aile içi bireyler arsasında iletişimler azalmış, yanı başımızdaki komşularımızla ilişkiler birbirlerinden habersiz olarak yaşamlarını sürdürmeye devam etmeye başlamıştır. Bayramlar ve özel günlerde insanlar telefonlar ile geçiştirmeler yapıp bayram, akraba ziyaretlerini azaltmışlardır. Bu cevaba 0 yorum yazıldı. Cevap Teknoloji hayatımıza çok hızlı bir şekilde girerek son yıllarda büyük gelişmeler yapmış, bunun sonucunda tüm insanların elinden telefon ve tabletler düşmez hale sonucunda insanların komşuluk ilişkileri gittikçe zayıflamış, komşularından habersiz olan insanlar yardımlaşma ve dayanışmayı azaltmış ve bırakmıştır. Akraba bağları zayıflamış, eskiden akrabalarla sağlanan birlik ve beraberlikler bayramlar ve özel günleri cep telefon mesajları ile geçiştiren bir toplum oluşmuştur. Bu cevaba 0 yorum yazıldı. Soru Ara? den fazla soru içinde arama YazBilgilendirme 2022 yılı YKS, AÖF, AUZEF, ATA-AÖF, AÖL, LGS, AÖO, AÖIHL-MAÖL, YDS, TUS, MSÜ, ALES, KPSS, İSG, YKS, DGS, EUS, TYT, AYT, ADES, ADB, Amatör Denizcilik Eğitimi Sınav takvimleri belli
Teknolojik gelişmeler dünyada hızlı bir şekilde ilerleme sağlarken, biz sadece teknolojiyi belli telefon markalarının üst modellerinin piyasaya sürülmesi olarak mı değerlendirmeliyiz peki? Tabiki de hayır. Teknoloji eğitimle birebir ortak bir sürü ilişki içerisindedir. Eğitim denildiğinde insanın kendini geliştirmesi gelmelidir. Olduğun yerde durmamaktır. Kendini her daim geliştirmek ve bilgilerini paylaşmak demektir. Teknoloji ilk etapta aklımıza tüketmek olarak gelebilir. Aslında verilmek istenen mesaj budur. Reklamlar hep bunu bize söyler. Tüket mutlu ol mantığı ile evlerimize, ilişkilerimize balta vurulmaya çalışılmaktadır. Genç toplum olarak bizler bunun farkına varıp teknolojinin tüm hayatımız olmamasını sağlayabiliriz .Ama bunun için biraz dirayetli olmak gerekecek. Ders çalışırken, televizyon izlerken, otobüste, dolmuşta, karşıdan karşıya geçerken, biriyle konuşurken hep elimizde teknoloji ile geziyoruz. Peki neden? Bize sağladığı yarardan çok zararı ile uğraşıyoruz. Mesela youtube'da bir sürü değişik içerikli video çeken kanallar var. Senin tercihin hangisi?Eğitim alanında bir çok yeni ve güzel kanallar açıldı. Belki de çoğu gencin etüt merkezine veya temel liseye gitmesine gerek bırakmıyor nitelikte. Zaten ileride teknoloji ile belki de etüt merkezleri ve temel liseler ortadan kalkacak online olarak dersler verenler artacak kimbilir. En azından sınava hazırlık döneminde internetinizde elverecek olursa size tavsiyem bu kanalları bol bol izleyin. Birçok öğrencimden geri dönüşler alıyorum. Hocam temel liselerden daha güzel anlatımlar oluyor. Çok memnunuz diye. Tabiki özel ders daha farklı ama en azından bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Teknolojiyi sınava hazırlanan gençler olarak bu dönemde bu tarz kullanabiliriz diye düşünüyorum. Teknoloji ile eğitim iç içe girmiş durumda. Kişi birbirine bağlı ama önemli olan kullanabiliyor muyuz? Teknoloji doğru ve elverişli kullanarak eksik olduğumuz konularda takviye amaçlı destek alabiliriz. Online ders veren siteler, youtube gibi video içerik kanalları ve birçok teknolojik uygulamaları kendiniz veya çocuklarınız için elverişli olarak kullanabilirsiz. Günümüzde birçok öğrencimiz teknoloji faydalı olarak kullanmıyor maalesef veya nasıl elverişli olarak kullanması gerektiğini bilmiyor. Yukarıdaki bahsettiğim birkaç yöntemle çocuklarınız teknolojiyi daha sağlıklı ve faydalı kullanmasını sağlayabilirsiniz. BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ-TIP FAKÜLTESİ YL ÖĞRENCİSİ - İLKNUR BAYRAKTAR
5. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Meb Yayınları Ders Kitabı Cevapları sayfa 105, Sosyal Bilgiler Dersi 5. Sınıf Meb Yayınları Ders Kitabı Cevapları 105. Sayfa, Sosyal 5. Sınıf Meb Yayınları Ders Kitabı Cevapları 105. Sayfa Aşağıya teknoloji kullanımının insanlar arasındaki ilişkilere etkisini şiir veya yazı yazarak ya da karikatür çizerek anlatınız. Teknoloji kullanımının insanlar arasındaki ilişkilere etkisi ile ilgili şiir, teknoloji ile ilgili şiir Teknoloji Teknoloji geldi, ilişkiler bitti, Komşular birbirine uğramaz oldu, Anne-baba çocuklar hep birlikti, Herkes birbirinden habersiz kaldı. *** Bahçede çocuklar ip atlardı, Top sektirir, topaç oynardı. Teknoloji geldi, hepsi bitti, Kimse kimseyi sormaz oldu. Teknoloji kullanımının artmasıyla geleneklerimizde nelerin değiştiğini büyüklerinizle görüşerek aşağıya yazınız. Teknoloji kullanımının artmasıyla geleneklerimizde neler değişti? Cevap Komşuluk ilişkileri zayıfladı. Komşulardan habersiz olunca yardımlaşma ve dayanışma azaldı. Akraba ziyaretleri azaldı. Akrabalıkla sağlanan birlik ve beraberlik kayboldu. Bayramlarda ve özel günlerde bile telefonla iletişim kurulur oldu. Teknolojinin aile ilişkileri üzerindeki etkisini düşününüz. Aşağıdaki resimde konuşma balonunu düşüncelerinize göre doldurunuz. Cevap Teknoloji bir bağımlılık haline geldi. Resimde de görüldüğü gibi aile içinde fertler birbirleriyle teknoloji aracılığıyla iletişim kurmaya başladılar. Bu durum aile içi ilişkilerin azalmasına ve aile bağlarının zayıflamasına sebep olmaktadır.
Sizce, teknolojik ürünlerin kullanımından doğan olumsuzluklar yaşamımızı ve dünyamızı nasıl etkilemektedir? Elektriğin bulunuşu ve teknolojik aletlerin yoğun bir şekilde kullanımı sonucu, hayatımızın ne kadar kolaylaştığını bize ne kadar yarar sağladığından daha önceki konularımızda bahsetmiştik. Peki teknolojinin kullanımından doğan olumsuzluklar ve dünyamıza etkilerimiz. Teknolojinin çevreye verdiği zararlar Teknoloji ile birlikte, çok üretilen naylon ürünleri, geri dönüşüm kanalları tam olarak ta işletilemediğinden, çevremizi çok olumsuz olarak etkilemektedir. Bu etkinin bir diğer nedeni de bu ürünlerin teknolojik olması ve doğada yüzyıllar boyu çözülememesi, dedelerimiz bu teknolojiye ulaşmış, çevreyi böyle kullanmış olsaydılar, günümüz dünyası yaşanamaz bir dünya olurdu. Arabaların sebep olduğu zararlar Fabrikadan yayılan, şehir ısıtmasında ve arabalarda fosil yakıt kullanımı sonucu, zehirli bir hava kirliliği oluşur. Bu hava kirliliği teknolojinin ortaya çıkardığı bir durumdur. Arabalar ile ulaşımımız çok hızlandı ve rahatladı. Ama bu şekilde kullanmaya devam edersek dünyayı yaşanmaz bir yer yapacağız. Cep telefonları ve kablosuz cihazlar işlerimizi çok kolaylaştırmakta ama bu cihazların yaydığı sinyaller ve diğer elektronik cihazların yaydığı manyetik alanlar sağlığımız açısından çok zararlı sonuçlar ortaya çıkarmakta, kanser türü rahatsızlıklar günümüzde hızla çoğalmaktadır.
Haberler > Yüzyıllar Önce Geliştirilmiş, Ama Mantıken Mümkün Olmaması Gereken 5 Sıradışı Teknoloji - 1827 - 1206 Çağımız insanın en gelişmiş ve mükemmel insanlar olduğunu düşünüyoruz. Büyük ihtimalle doğru bu. Birkaç bin yıl öncesine baktığımızda, 'amma da salaklarmış' diyoruz çoğu zaman. Büyük ihtimalle bir iPhone'u bile kullanamazlardı. Böyle olunca, kendimizi bu dünyaya gelmiş en üstün yaratıklar olarak görmekten kendimizi alamıyoruz. Fakat gerçekten öyle mi? Tarihçiler zamanın tozlu raflarında geriye gittiğinde, antik çağlarda yaşamış bir grup insanın, günümüz insanının hala çözüm bulmakta zorlandığı bir takım problemleri zekaları ile hallettiğini gördüler. Buyrun, binlerce yıl önce insanların neler başardığını kendiniz görün. Kaynak 5. Eski Roma'nın Sihirli Teknikolor Kupası Lycurgus Kupası eski Romalılar tarafından kullanılmış bir goblet idi. Bu noktada, bu eski kupanın ne gibi bir sihri olduğunu merak edebilirsiniz. Kupayı inceleyen bilim adamları da aynı şeyi sormuştu, bu kupayı bu kadar özel yapan nedir? Her şey kupanın ışığa tutulmasıyla ortaya çıktı. Resimdeki gibi, eğer kupaya ön tarafından ışık tutarsanız kupa yeşil oluyor Eğer ışığı arkadan tutarsanız, sihirli kupa işte bu rengi alıyor 1990 yılında, İngiliz bilim adamları tarafından yürütülen çalışmalar ile bu kupanın arkasında yatan gizem çözülmeye çalışıldı. Bilim adamlarının ortaya çıkardığı bilgilere göre, kupa, insan saçıncan 1000 kat daha ince binlerce altın ve gümüş parçacık ile doluymuş. Yani uzun lafın kısası, Romalılar nanoteknolojiyi keşfetmişti ve bu teknolojiyi böyle bir kupa yapmak için kullanmışlardı. Böyle bir kupa yapabilmek için, kum tanesinden daha küçük olan altın ve gümüş parçacıklar yapmaları ve bu parçacıkları cam ile kaynaştırmaları gerekmişti. Fakat kaynaştırma yapılırken özel bir oran kullanılmalıydı, aksi halde bu kupada gördüğümüz atomaltı efektleri elde edemezlerdi. Düşünün; bu teknolojiyi anlamamız yalnızca 1990'lı yıllarda mümkün insanlarının bu kupayı alıp tekila içmek için kullanmalarına izin verilmiyor elbette. Fakat bu soru hala akıllarda; böyle ilginç bir kupa alkol ile temas edince ne oluyor? Bu soruyu aklından çıkaramayan bazı bilim insanları, bu kupaya çok benzeyen başka bir kupa geliştirdi ve alkol denemeleri bu ikinci kupa üzerinde yapıldı. Ortaya çıkarılan verilere göre, kupanın rengi, içine konulan sıvıya göre de değişebiliyor. Örneğin şarap doldurunca farklı bir renk, su doldurunca farklı bir renk elde ediliyor. Bu kupanın modern teknolojinin önüne geçtiği nokta işte bu. Gelişmiş teknolojimiz sayesinde üretilmiş sensörler, su içerisindeki maddeleri saptamak konusunda bu kupanın yanına bile yaklaşamıyor. Bu nedenle, modern bilim ciddi ciddi Caesar zamanından kalma bu teknolojiyi kullanmayı düşünüyor. 4. Viking Pusulaları Yüzyıllar önce derin okyanuslarda yol almak oldukça zorlu bir işti ve unutmayın; GPS gibi bir teknoloji yoktu. Mesela Avrupa'dan yola çıkıp Amerika'ya gitmek istediğinizde, yol üzerinde Madagaskar'a çarpmanız oldukça mümkündü. Bilirsiniz, okyanusta her yer aynıymış gibi görünür insana. Günümüz bilim insanları, Vikingler'in hiçbir sorun yaşamadan Norveç'ten Grönland'e rahatça gidip gelmesinin arkasındaki sırrı aramaya koyuldu. 1948 yılında, 11. yüzyıldan kalma bir manastırda, Vikingler'e ait ve oldukça gelişmiş bir pusula bulundu. Manyetik pusulalar icat edilmeden önce, denizciler yönlerini güneş saati sayesinde buluyorlardı. Bu nedenle geceleri ve bulutlu havalarda deniz seyehati yapmak oldukça zordu. Böyle durumlarda tek yapabilecekleri Odin'e bir şeyler adamak oluyordu heralde. Fakat Uunartoq olarak da bilinen Viking pusulası, her türlü koşul altında yön gösterebiliyordu. Bu pusula oldukça karmaşık bir yapıya sahip, hatta orta çağda bu pusulanın 'sihirli' olduğu iddia edilirmiş çünkü güneş olmadan da yön gösterebilirmiş. Günümüz araştırmalarının ortaya koyduğuna göre bu pusulanın içine ustalıkla yerleştirilmiş bir kristal bulunmakta. Bu kristal sayesinde, pusula loş ışıkta dahi yön gösterebiliyor. Viking pusulası üzerinde yürütülen çalışmaların ardından, bu pusulanın hata payının günümüz pusulaları ile hemen hemen aynı olduğu saptandı. Fakat bu pusula bulunduğunda mekanizmasının bir kısmı kayıptı ve bu nedenle tam olarak nasıl çalıştığını henüz kimse bilmiyor. Eksiksiz bir şekilde kullanılsa, belki de modern pusulalardan daha kesin sonuçlar verebilecek. En azından diyebiliriz ki, yüzyıllar önce yaşayan Vikingler Apple Maps'in bugün hala ulaşamadığı teknolojiye sahiptiler. 3. Çin Toplumunun Gelişmiş Matkapları Ve Doğal Gaz Boruları Zamanın hızına boyun eğip tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş eski çağlarda, tuz oldukça değerli bir maddeydi. Bu gibi bir dönemde Çin kadar büyük bir ülkede yaşasaydınız, bir gün 'çıkıp denize gideyim de biraz deniz suyu getireyim' deme şansınız pek olmazdı sanırım. Bu nedenle, Çin toplumu için beyaz altın elde etmenin tek yolu toprağın derinliklerine halkının çok iyi küreklere sahip olduğun iddia etmiyorum tabii ki. Bu yüzden, çok ilginç bir icat yapılmıştı. Bir bambu uzunluğunda, ucunda demir bir parça bulunan bir tür matkap icat etmişlerdi. Bu alet o kadar delice çalışıyordu ki, ancak birkaç kişi birlikte kullanabiliyordu. Bunun komik bir görüntü olacağından eminim ama gelindiğinde, 1400 metre derinliğinde çukurlara sahiptiler. Toprağın derinliklerine inmek için kullandıkları metod oldukça zeki ve karmaşık bir şekilde yaratılmıştı. Farklı durumlarda kullanılması gereken metodlardan oluşan, 'matkap teknikleri' adı altında topladıkları bir katalogları bile vardı. Açılan sondaj delikleri aynı zamanda metan gazı yayıyordu. Bu gazın patlayıcı özelliğini keşfettikten sonra, Çinliler'in aklına bir fikir gelmişti. Bu gazı bir takım aletleri kullanmak için değerlendirmeye çalıştılar. Bambular ile oluşturulmuş bir boru hattı ile hem elde ettikleri tuzu, hem de açığa çıkan gazı taşıdılar. Tabii ki modern insanlar da gaz taşıyan boru hatlarına sahip. Peki musluğu açtığımızda sıcak ve soğuk tuz dökebilen bir teknolojimiz var mı? Bakınız Antik Çin. 2. Eski Metal Kaplama Yöntemi Günümüz Teknolojisinden Hala Daha İyi Herkesin bildiği gibi, orta çağda ve öncesinde yaşamış insanlar, eşyaları metalimsi ince altın ve gümüş ile kaplama yeteneğine sahipti. Aslında bu insanların kullandığı metod, modern insanın bugün kullandığı tekniklerden çok daha gelişmişti. Bu konuda hala orta çağlara yetişebilmiş değiliz. Delhi'de bulunan 'Iron Pillar' isimli sütun milattan sonra 400 civarında yapılmış. 1600 yıl geçmiş olmasına rağmen hala aşınmamış olan bu sütun, incelemek için oraya giden arkeologlar ve metalürji uzmanlarıyla dalga geçiyor adeta. Kıyaslamak amaçlı, 1994 model Ford Festiva arabanızı düşünün. Şimdi 'başarı' ne demek anlayabiliyor musunuz? Iron Pillar üzerinde yapılan araştırmalara göre, bu yapının bileşeni oldukça fazla fosfor içeriyor ki fosforun, alt kısımda kalan metali dış dünyadan koruduğu düşünülüyor. Eski çağlarda yaşayan Hint toplumunun bir çeşit astarlama tekniği geliştirdiği çok açık. 1. Eski Yunanlar Programlanabilir Robotlar Yapmıştı Eğer zaman yolculuğunun gerçekten mümkün olup olmadığını merak ediyorsanız, İskenderiyeli Heron'un yaptıklarına bir göz atmalısınız. Buhar makinesinin icat edilmesinde de parmağı olan bu adam, otomatik kapılar bile yapmıştı. Öyle ki, yapılan ilk programlanabilir robotun da mimarı kendisidir. Günümüzde bu robot tarihin ilk programlanabilir robotu olarak değerlendiriliyor. Aslında bu adamın icat ettiği şeyi bir 'robot' olarak nitelemek bizlere garip gelebilir çünkü yaptığı şey üç tekerlekli ahşaptan bir el arabasıydı ve elektrik yerine ip ile çalışıyordu. Fakat bu cihaz zamanlı bir makara ve ağırlık ile hereket edebiliyordu ve kendi kendine ilerleyebiliyordu. Oldukça ilkel bir icat olmasına karşın günümüz bilgisayar mühendislerine göre modern robot teknolojisi de aynı mantığı kullanıyor. Heron bilgisayar kodu yerine ipler kullanmıştı, hepsi bu. Bu cihazın uydurma bir şey olmadığını göstermek ve gerçekten nasıl çalıştığını incelemek için, ona çok benzeyen bir benzeri günümüzde tekrar yapıldı Aslında Heron bu cihaz ile pek bir şey yapma şansına sahip olamamıştı. Tek yaptığı eğlenmek için biraraya gelmiş insanlara gösteri yapmaktı. Tabii ki bu yalnızca bizim bildiğimiz kadarı. Belki de hiçbir şey bilmiyoruz. Belki de şu anda hepimiz Antik Yunanlar tarafından yaratılmış bir Matrix'in içinde yaşıyoruz ve nerede olduğumuzun farkında değiliz. Olamaz mı?
teknoloji kullanımının artmasıyla geleneklerimizde neler değişti