🦥 Biri Bize Hakaret Ederse Ne Yapmalıyız
C\Windows\SoftwareDistribution\Download klasörünü siliyorum fakat bikaç gün sonra yada yeniden başlattığımızda kb5006670 güncellemesi tekrar meydana çıkıyor. regedit den DWORD değeri bile attım. ama bişekilde aktif oluyor. yani windows güncellemelerinin kalıcı olarak kaldırılması ve biz istemedikçe kendi kendine
EQ, IQ testlerle ölçülemez, kişinin hareketlerinin gözlemlenmesiyle anlaşılabilir. Bahsedildiği üzere kişinin dışa dönüklüğü, başka insanlara karşı sevecenliği, neşesi gibi durumlardan da gözlemlenebilmektedir. Duygusal zekâ sonradan gelişebilir demiştik bunun en büyük etkenlerinden biri ailedir.
Hakkınızda kamu görevlisine hakaretten cimer e suç duyurusunda bulunulmuş. İfadeye çağırılıyorsunuz dedi. Bayramdan sonra Vatan emniyet e gittim ifade verdim. Forumdan akıllının biri beni şikayet etmiş. Dosyaya baktım. Paylaşımlar gazete ve video görselleri. İfade verdim 2 gün önce de eve kağıt gelmiş.
Hiçbirimizhakarete uğramaktan hoşlanmayız. Ancak düşmanlarımız bize hakaret ederse ve biz bunları fazla önemsersek cesaretimiz kırılabilir (). Öyleyse bu konuda görüşümüz ne olmalı? Elçi Pavlus gibi biz de ‘hakaretlere memnuniyetle katlanabiliriz.’ Neden? Çünkü aşağılamalar ve muhalefet İsa’nın gerçek
Yehovanın Şahitlerine ait olan bu resmi sitede Şahitlerin yayınlarında çeşitli dillerde arama yapabilirsiniz.
Sarhoş bir insan, mukaddes değerlere (melekler, din, iman gibi) hakaret ederse ne olur? Aklı başında olan biri Rabbimiz, Peygamberimiz, kitabımız, melekler ve ezan gibi değerlerden birine
Birbirimizi yok etmek için psikolojik savaş, hakaretin haddi hesabı yok. Kadınlar arasında yapılmadık hakaret, dedikodu, ayakoyunu, kariyer uğruna insanları kullanma kalmamıştı. Yazdığım, herkesin öyküsü. Bana iyi davranmazsan, karşında ateş topu olurum. Bize Apo tecavüz etti BİRİNCİ KADIN
Etiket biri bize küfrettiğinde ne yapmalıyız. ALLAH NEDEN KÂBE’Yİ YIKMAYA GELENLERİ HELAK ETTİ Haz 20, 2019
Işid gibi harici, tekfirci proje örgütünün Suriye halkının haklı isyanı ve zulme başkaldırısını murdar ettiğini, Küresel şeytan ABD’nin koalisyon güçleri adı altında ve Kürtlerin başına gelen en büyük musibetlerden biri olan PKK uzantısı örgütleri kullanarak katliamlar yaptığını, ülkemizin ulusal çıkarları adına yaptığı Fırat kalkanı ve Afrin
Esmaipek12
Artık bir ilişkiye olan ilgi kaybı hakkında biraz daha fazla şey biliyorsunuz , bir şeylerin olduğuna dair açık işaretler olduğunu bilmek önemlidir. Onları tanımak çok önemlidir. Durumu çözmek ve devam edip etmeme konusunda kararlar almak için üzerimize düşeni yapmalıyız. 1. Neredeyse hiç fiziksel temas yok.
Diyelimki biri sana teklif etti.. Karar veremiyorsun..Ne yapmalısın? İşte size tavsiyemiz!Sonuna kadar izleyin, pişman olmayacaksınız!Paylaşın, takip edin..
1Sm9. Mesude ERŞANOluşturulma Tarihi Ağustos 21, 2010 0000Hiç tartışmayan, kavga etmeyen karı-koca azdır. Peki bu durumda çocuklar ne hisseder? Ebeveynler kesinlikle çocukların yanında tartışmaktan kaçınıp steril bir ortam mı sağlamalı? Yoksa uygarca’ tartışmayı başararak, görüş ayrılıklarının bulunabileceğini de göstermeli mi? Kesin olan, çocuklar anne-babalarının kavga etmesinden hiç mi hiç hoşlanmıyor. Daha fenası güvende hissetme duyguları sarsılıyor. Anne-babanın sadece birbirlerini değil, kendilerini de sevmediğini düşünüyor. İşte uzmanların konuyla ilgili görüşleriBAZEN TARTIŞMAYI GÖRMESİ LAZIM AMA DİKKAT Güzide Soyak Amerikan Hastanesi’nin pedagogu Çocuklar zaman zaman anlaşmazlıkların olabileceğini, bununla ilgili konuşulabileceğini de ailede öğrenir. Ama bu tartışmalar yaşanırken anne-babanın birbirlerine karşı gösterdikleri tavır, kullandıkları ses tonu, seçilen kelimeler ve tabii tartışma konusuna dikkat ediliyorsa çocuklar da bir şeylerin halledilmeye çalıştığını anlıyor. Anne-baba çocuk için hayattaki iki temel güven unsuru. Birbirlerine karşı ses yükselmesi, kötü kelimelerin seçilmesi ve başka bazı davranışlar, özellikle okul öncesi çocukların aslında birbirini, dolayısıyla onu sevmediklerini düşündürüyor. Çocukların sınırları öğrenebilmesi için anne-babanın çocuğa örnek olması gerekiyor. Örneğin bu tartışmalarda yaşanacak kontrolsüz öfke çocuklar için çok korkutucu. Öfke patlamaları, şiddet kullanılması gibi durumlarda ebeveynlerinin, anne-baba dışında başka bir şeye’ dönüştüklerini görüyorlar. Öfkenin kendilerine yönelmesinden korkuyorlar. Onlara karşı duydukları güven duygusu sarsılıyor. Ayrıca unutmamak gerekir ki çocuklar hem sosyal hem de özel ilişkilerini oluştururken ailelerindeki ilişkileri örnek alıyor. Çok agresif bir babayı, erkek çocuğunun taklit etme ihtimali çok yüksek. KIZ ÇOCUKLARI EZİLİYOR Sürekli tartışılan bir ortamda kendini savunamayan, saygısını yitirmiş, sıkıntıları yükselmiş bir annenin kız çocuğunun bunları hissetmemesi ve yaşamaması olanaksız. Çünkü annesi aynı zamanda onun modeli. Annesinin yetersizliği çocuğun endişeyle ilgili algısını da etkilir. Yani ezilen, sürekli hakkını savunamayan, tartışılan bir ev ortamı gelecekle ilgili planlarını, hayallerini olumsuz etkiler. Çocuklar gelecekte kendi ailesini kurarken bu hikayeleri beraberinde getirir. Travmatik sürecin kuracağı aileye yansımaması çok zor. Çocuklar sağlıklı olana bağlama isteği içinde. Elbette ebeveynler arasında fikir ayrılığı olabilir. Kişiselleştirmeden, hakaret etmeden, baskı kurmadan, fikir empoze ve dediğini yaptırmada ısrar etmeden konuşarak sorunların halledilmesi iletişimin önemini ortaya koyması açısından önemli. Ama örneğin ailenin mali konular ve sıkıntıların çocukların önünde konuşulması kaygı yaratabilir. Bazen ebevynler hiç konuşmuyor, odaları ayırıyor, iletişimde kopukluk yaşanıyor. Eğer bu süre çok uzuyorsa çocuğun kafası karışır. Çocukların uygun bir dille haberdar edilmesi gerekir. Bazen çocukların iyiliği için’ aynı evde, ayrı hayatı sürdürmeyi seçen ebeveynler oluyor. Aslında bu da çocuklar için travmatik. Aile olmayı öğrenemiyor ve anlamıyorlar. KÜÇÜK TARTIŞMALAR FİKİR ALIŞVERİŞİNİ ÖĞRETİR Dr. Gözde Luz Çocuk ve ergen psikiyatristi Eşler arasında sık sık şiddetli kavgalar yaşanan bir evde, çocuğun bu durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Çocukların bu durumdan dolayı kendilerini suçlar, ailesi tarafından sevilmediklerini düşünüyor. Öte yandan aynı çatı altında yaşayıp da çocuğun yanında tartışmamak çok zor. Aslında doğru olan çocuğun yanında küçük tartışmaları bırakıp diğer ebeveynle aynı fikirde olduğumuzu göstermek. Tartışma konusu önemli olsa bile, karşılıklı hakaretler, özellikle şiddet ve öfke, iki tarafın da kendisine hakim olmasını zorlaştırır ve kavganın daha da büyümesine neden olur. Şiddete şahit olmak en az şiddete maruz kalmak kadar yaralayıcı olabilir. Kavgaların bu noktaya gelmeden sonlanması önemli. Bazen de ebeveynler arasında, çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili konularda anlaşmazlık olur ve anne-baba sanki ben daha iyi ebeveynim’ demek ister gibi gizli bir otorite yarışına girer. Böyle durumlarda konuyu çocuğun önünde tartışmaya gerek yok. Hatta hatalı tarafın bunu kabullenmesi ve diğer tarafı karalamaması çocuk için en doğrusu. KÜÇÜK TARTIŞMALAR NORMAL Arada sırada meydana gelen küçük tartışmalar çocuğu incitmez. Çocuk, karşılıklı fikir alışverişini bu şekilde öğrenebilir, çocuğa farklı görüşlere saygı duymayı öğretmek için de iyi bir fırsat olur. Eğer eşler birbirlerine saygı duyduklarını gösteriyorsa çocuk kendini güvende hisseder. En ufak şeylerin bile şiddetli tartışmalar doğurduğu ortamlar çocukları çok korkutur. Ebeveynlerini kaybedeceğini düşünen çocukta kabus görme, gece korkuları gibi pek çok sorun çıkabilir. Çocuklar bazen ağlayan, kendini savunan ya da baskıcı ebeveynle özdeşleşir. Okulda ya da evde bu tarz davranışlar sergiler. Çocukların şiddet içerikli davranışları, evdeki sorunlar nedeniyle üzüldüğünün bir göstergesi olabilir. Aileler tartışmaları gizleyip çocuklarının önünde kavga etmemeye çalışsa bile, huzursuz ve gergin ortam muhakkak çocuk tarafından algılanır ve kişilik gelişimini olumsuz etkileyebilir. En önemli noktalardan biri de anne-babanın tartışma sonrası çocuklarıyla konuşmaları ve endişelerini azaltmaları. Yoksa çocuk korkuları ve endişeleriyle başbaşa kalabilir. Tartışmalara tanık olduğunda anlayabileceği bir şekilde bu aramızda bir konu, biz halletmeliyiz, seninle ilgili değil’ mesajı verilmeli. Büyüklerin sorunlarının dışında kalması gerektiği konusunda yeterince açık konuşmazsak, anne ya da babasının yanında yer almak isteyebilir. Bir ebeveynle diğerine karşı işbirliği yapmak, çocuk için tehlikeli ve zarar veren bir ÇOCUKLARIN YANINDA TARTIŞMAMALI Dr. Sabri Yurdakul Psikiyatrist Kesinlikle çocukların yanında tartışılmamalı ve kavga edilmemeli. Çocuklar 2-3 yaşından itibaren anne-babaların kavgalarından etkilenirler. Daha büyük çocuklar da ayrılacakları kaygısı yaşar. Tartışma ortamı çocukları huzursuz, sinirli, huysuz yapar. Erkek çocukları bu ortamda daha saldırgan ve öfkeli davranırlarken, kızlar içlerine atıp daha duygusal tepkiler verebiliyor. Okul döneminde ders başarısı düşebiliyor. Aileden uzaklaşıp, yanlış alışkanlık ve davranışlara yönelebilir. Ebeveynlerinden bu modelleri öğrenen çocuklar ileriki yaşlarda istemeseler de benzer davranışları sürdürebiliyorlar. Öğrenilmiş bir alışkanlık oluyor. Anne-babanın tartışmak istediklerinde evin çocukların bulunmadığı bir yerine geçmeleri doğru bir yöntem. Tartışıp kavga etme ihtiyacı duyduklarında değil, bir gün sonra konuşmalarını öneririm. Konu sıcakken duygusallık ağır basıyor. Ayrıca çok eski defterler de açıldığında sorun çözümsüz hal alabiliyor. Çiftler asla birbirlerine karşı aşağılayıcı, kişilik haklarına yönelik, geri dönüşü olmayan sözler kullanmamalı. Anne babaların yaptığı önemli yanlışlardan biri de çocukları taraf yapmaları. ÇOCUKLAR MUTLAKA ETKİLENİYOR* Çocuklar olayları kendi üzerlerinden okur. Okul öncesi ilk çocukluk yıllarında, anne-babasının kavgasını Birbirlerini sevmiyorlar, dolasıyla beni de sevmiyorlar’ şekline okuyor. * 7-8 yaşından itibaren daha somut düşünmeye başlayınca, detayları fark ediyor. Örneğin 9-10’lu yaşlarda suçlu arayışı başlıyor. Hangisi hatalı ve yanlış, hangisi daha fazla sorun yaratıyor’u düşünüyor. Yani taraf belirlemeye başlıyor. * Ergenlik çok daha sıkıntılı. Zaten dışarıya yönelmeye ve arkadaş ilişkilerinin önemi artmaya başlar. Bu süreçte aile içi kavgalar ergenleri iyice uzaklaştırabiliyor. * Evdeki huzursuz ortamdan etkilenen çocuklar tırnak yeme, mastürbasyon, yalan söylemek, uyku bozukluğu, idrar kaçırma ve saldırganlık gibi belirtiler gösterebiliyor. Bazıları her şeyi kavgayla ve sınır zorlamayla halletmeye çalışıyor. Bazılarıysa tam tersi fazlasıyla tolere eden ve rekabete girmekten kaçınan çocuklar oluyor. TARTIŞMA ADABI * Öldürme ve intihar gibi tehditlerde bulunmayın. Boşanma, terk etme ve ayrılma ifadelerini kullanmayın.* Çocukları taraf olmaya zorlamayın. * Hırsınızı çocuktan çıkarmayın, öfkenizi onlara yöneltmeyin.* Çocuklarınıza birbirinizi kötülemeyin. Diğer aile bireylerinin de bunu yapmasına izin vermeyin.
Bu yazıda, bazen evde ortaya çıkan karmaşık bir durumla ilgilenmek istiyoruz bir erkek veya bir kız çocuğunun ebeveynlerine hakaret etmek. Evde, okulda veya arkadaşlarınızla duyduğunuz ve anlamını bilmediğiniz kötü bir kelime olabilir veya neden olduğu acının tamamen farkında olduğunuz bir kelime olabilir. Her iki durum da farklıdır ve farklı şekillerde yüzleşilmelidir. Sana biraz vermeye çalışacağız çocuğunuzun hakaretlerinden önce nasıl davranılacağına dair yönergelerhem size hem de kardeşlerinize, akrabalarınıza veya diğer çocuklarınıza karşı. Indeks1 Hakaret niyeti2 İpuçları3 Size toplum içinde hakaret ederse nasıl davranılır Hakaret niyeti Onu indirmeden görmek zorundasın Çocuğun sana kötü kelimeyi söylerken niyeti nedir. Tek başına ve husumet olmadan söylerse, bunu bir bağlamda duyduğunu düşünmek mantıklı olacaktır. Ebeveynler ilk ılımlı olun ve kelime dağarcığımıza dikkat edinçünkü birçok kez söylediğimiz gibi çocuklar taklit ederek öğrenirler. Bir aşama var az ya da çok 4 yaş civarında çocuklar tacos diyor. Kendinize ve başkalarına artık küçük çocuk olmadığınızı göstermenin bir yoludur. Böyle durumlarda en iyisi onları görmezden gelmektir. lütfuna gülmemek, bu yüzden bu tutumu pekiştirmiyorlar. Bazen istedikleri şey dikkatimizi çekmek, çünkü onları azarlayacağımızı biliyorlar. Önemli olan, hakaretin bir başkasının duygularını incitebileceğini açıklamaktır. Oğlumuz veya kızımız kızarsa ve öfke nöbeti geçirirse bize hakaret etmeye başlarsa, bu onların ifade gücünün bir parçası olduğu anlamına gelir. Ne yapmalı ona bu öfkeyi kanalize etmeyi öğret ve her zaman istediğini elde edemeyeceğini anla. Unutmayın, genel olarak 7 yaşından itibaren, özellikle bir çocuk bize hakaret ettiğinde, yapmaya çalıştığı şeydir. kontrol altında olun veya bir durumda güçlü hissedin. Örneğin, ne kadar çok “kes şunu” dersen veya “bunu söylememeni kaç defa sana söylemem gerekiyor? Cevabı genellikle daha agresif, bağırıyor ve hatta size gülüyor. İpuçları Size yardımcı olabileceğini düşündüğümüz bazı kurallar, örneğin sınırlar koy, rol model ol, zaman ver Çocuğun sakinleşmesi için ... bunu size daha ayrıntılı olarak açıklayacağız. Biraz ayarla açık ve kesin sınırlar çocuklarınız ve bunu kendi eylemlerinizle yapın. Kötü sözler söylemelerine izin vermemeniz ve arkadaşlarınız arasında ya da telefonda konuşurken bunları kullanmanın bir faydası yoktur. Uygulamaya koyduğunuz kurallar belirli ve anlaşılır olmalıdır. Kontrol eder ve bilirsek duygularımız ve onlar hakkında çocuklarımızla konuşuyoruzonlar için onları ifade etmek de daha kolay olacak. Ebeveyn olarak rollerimizden birinin, sizi desteklendiğinizi ve anlaşıldığınızı hissettirmek olduğunu unutmayın. yeni duygular. Karmaşık bir hakaret durumuyla karşı karşıya kaldığınızda, "paçavraya girmeyin." En iyi seçenek sakin kalmak ve empati kurmak Böylece agresif ton düşürülür. Aynı şekilde saldırgan yanıt vermediğinde de olumlu bir şekilde pekiştiriyor, böylece yaptığına ve olumlu tarafına değer verdiğimizi göstermiş oluyoruz. Oğlunuz size hakaret etmeye başladığında üzülür. Onunla konuşmak için en iyi zaman değil. Seni dinlemeyecek, daha az akıl yürütecek. Rahatlaması için biraz zaman verin ve sakinleştiğinde onunla ne yaptığı hakkında konuşun ve neden iyi olmadığını ve yapabildiği zararı açıklayın. Size toplum içinde hakaret ederse nasıl davranılır Birçok ebeveyn için bu bir utanç verici ve çok tatsız bir durum çocuklarımız bize hakaret ediyor ve daha çok bunu kamuya açık bir ortamda yapıyorlarsa. Başarısız olduğumuzu hissediyoruz ve yanlış bir şey yaptı. Unutmayın, çocuğunuz size hakaret ederse, kelimeden veya ifadeden rahatsız olmayın ve size neden söylediğini analiz edin. Öfkesinin veya sizi aptal yerine koyma isteğinin nedeni nedir? Bunu netleştir geçmesine izin vermeyeceksin ama bunu toplum içinde tutmayın. Sağlam kalın. Çocuğunuz bunun bir oyun olmadığını bilecek. En Bu makalenin Çocuklarınızın saygısızlığını nasıl çözeceğiniz konusunda başka ipuçlarınız var. Makalenin içeriği şu ilkelerimize uygundur editoryal etik. Bir hata bildirmek için tıklayın burada.
LEVENT GÜLTEKİN [email protected] / acikcenk Ülkemiz bir kişinin hırsı yüzünden adım adım felakete sürükleniyor. Önce toplumsal değerleri yerle bir ettiler. Sonra kurumları birer birer işlevsiz hale getirdiler. En sonunda yasa, kanun, teamül… hepsini hiçe sayıp çıkarlarına uyan her şeyi bize kural olarak dayatmaya başladılar. Sözümüzü seçimde söyler, gidişatı durdururuz diye sandığa gittik. Fakat öyle kurnaz, öyle utanmaz, öyle gözü dönmüş bir halde hareket ediyorlar ki ağzımız açık izlemekten başka birşey yapamıyoruz. İstiyorlar ki halk kaostan bıkıp onlara dönsün 70 gündür iktidarı bırakmamak için akıl almaz işler yapıyorlar. Adeta sandığı boşa çıkardılar. Seçimi işlevsiz hale getirdiler. Ne hükumet kuruyorlar ne de kurulmasının önünü açıyorlar. Bir taraftan ülkeyi oyalarken, diğer taraftan da PKK’nın desteğiyle kaosu yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki halk kaostan, ölümden bıkıp tekrar onlara dönsün. Bu tutumlarını ne kadar daha devam ettireceklerini de bilmiyoruz. Çünkü onların insafına kalmışız. İlk günden erken seçim istedikleri belliydi. Çocuklarımız ölürken, onlar şartların lehlerine dönmesini bekliyorlar. Ve son olarak Erdoğan “Beğenseniz de beğenmeseniz de bu böyle” diyerek seçimle elde edemediği başkanlığı sivil darbeyle ele geçirmeye çalışıyor. Böyle devam edemeyiz Ne yazık ki olup biteni hepimiz çaresizce izliyoruz. Ülke adeta gözlerimizin önünde çöküyor ve hiçbirimiz bir şey yapamıyoruz. Böyle devam edemeyiz. Yazarak, konuşarak, itiraz ederek bu gidişi durduramayız. Amacı için kuralı-kanunu, anayasayı, teamülü hiçe sayan, her yolu mubah görüp hedefe yürüyen birini sözle, yazıyla durduramayız. Evimizi soymaya gelen hırsıza, “Yapma Allah aşkına hırsızlık çok ayıp ve büyük suç” diyerek o hırsızı durduramayız. Çocuklarımızı öldüren, evimizi başımıza yıkmaya çalışan birine vicdan hatırlatarak, ondan merhamet dilenerek, veyahut hakaret ederek amacından vazgeçiremeyiz. Hiçbir kanun, yasa tanımayan bir mafya babasına kanundan bahsedip bize adaletli davranmasını bekleyemeyiz. Aynen bu örneklerde olduğu gibi şimdi ülkemizi yangın yerine çeviren, kendi ikbalinden başka hiçbir şeyi dert etmeyen birini sözle durdurmaya çalışıyoruz. Yazdık, konuştuk, en ağdalı cümlelerle en büyük sözleri ettik. Ama hız kesmeden bataklığa gidişimizi durduramıyoruz. Üstelik sadece yazarak, konuşarak itiraz etmek, işlenen tüm bu suçların konuşulabilir olduğu algısı yaratmaktan başka hiç birşeye yaramıyor. Bu kadar korkak, çaresiz, ruhsuz bir hayat süremeyiz Yeni bir yol, yeni bir politika, yeni bir tavır belirlememiz gerek. Bu kadar korkak, bu kadar çaresiz, bu kadar ruhsuz bir hayat süremeyiz. Evimizin, yuvamızın başımıza yıkılmasını, çocuklarımızın birer birer elimizden alınmasını çaresizce izleyen bir toplum olamayız. Paramızı çalan adama hak ettiği cevabı vermediğimiz için şimdi çocuklarımız öldürülüyor. Çocuklarımız öldüğünde bunu engelleyecek bir şey yapmadığımız için şimdi bütün hayatımızı elimizden almaya çalışıyor. Ülke nefes alamayacağımız, ağız tadıyla yaşayamayacağımız bir noktaya doğru hızla ilerliyor. Bunu kabul edip sineye çekemeyiz. Burası Kürt’üyle, Türk’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, Müslüman’ıyla, gayrimüslimiyle hepimizin ülkesi. Gidecek başka yerimiz yok. Ülke elden giderken oturup izleyecek miyiz? Bize hayatı zehir edenlerin merhamete gelmesini mi bekleyeceğiz? Bu kadar mı çaresiziz? Bu kadar mı akılsızız? Bu kadar mı korkak ruhlu insanlardan oluşuyor bu ülke? Gözü dönmüş bir avuç insan 75 milyonun geleceğini çalıyor, hayatını karartıyor. Bunu engelleyecek bir aklımız yok mu? Demokrasilerde tek yol sandık değildir Bir şey yapmak gerek. Yazarak, konuşarak, en ağdalı cümlelerle itiraz ederek bu gidişatı durduramayız. Durduramadığımızı gördük. Demokrasilerde tek yol sandık değildir. Kaldı ki sandığın da işlevini öldürdüler. Demokratik terbiyeyle, barışçı, dostça, arkadaşça kimseyi ötekileştirmeden, kimseye hakaret etmeden ideolojileri bir tarafa bırakarak, “Bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyorum, başka amacım yok” diyen herkesle el ele vererek bu gidişe dur demenin bir yolunu bulmalıyız. Kırmadan, dökmeden tam da kaostan beslenenlerin ekmeğine yağ sürmeden çöküşe gidişi durdurmak için daha fazla şeyler yapmamız gerek. Zalimler karşısında merhamet dileyen, ağlayan, sızlayan, yalvaran ve bundan da sonuç almayı uman bir toplum olarak hayatımızı sürdüremeyiz. Üzerimize çökmüş bu çaresizlik duygusuyla ve bunun yarattığı utançla yaşayamayız. AK Partililer de Erdoğan’ın elinde rehin. Buna göre bir dil ve politika belirlemeliyiz. Hayatımızı yeniden kurgulamalıyız “Peki ne yapmalıyız?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Gerçekten bilmiyorum. “Hepimiz, bu ülke benim. Ben varım” diyerek barış çağrısıyla çatışmadan beslenenlerin ruhuna korku salacak bir yol bulmalıyız. Ama önce konforumuzu bozup kendi zihnimizde, hayatımızda olağanüstü şartlara geçiş yapmalıyız. Hayatımızı bu yeni duruma göre yeniden kurgulamalıyız. Yazmak, konuşmak, oy kullanmak dışındaki demokratik seçeneklere kafa yormalıyız. İşadamıyla, medyasıyla, siyasetçisiyle, sivil toplum örgütleriyle bir araya gelip bu gidişatı durduracak bir yol aramalıyız. Korkunun ecele faydası yok Korkarak, alttan alarak, zamana yayarak başımıza geleceklerden kurtulamayız. Korkunun ecele faydası yok. Bunu hepimiz biliyoruz. Eğer Erdoğan kafasındaki sivil darbeyi gerçekleştirmek için tüm bu oyunlara devam ederse ki edecek, ortada ne ülke kalacak ne de siyaset. Ya kaos ya da Erdoğan’ın tek adamlığı’ politikası sürdürülmeye devam edilirse korkarım sandık kurulamaz bir aşamaya geleceğiz. O zaman zaten iş işten geçmiş olacak. Muhalefet partileri yanlış yapmadıklarında mutlu oluyoruz. Halbuki onlardan bu gidişatı durduracak bir strateji bekliyoruz. Ama ne yazık ki yapamıyorlar. Onları da zorlayacak, ülkesini seven herkesi işin içine katacak bir tavır belirlememiz gerek. “Kötüler tahammül edildikçe azar” Soma’da o acılı vatandaşa atılan tokat esasında hepimizin onuruna atılmış bir tokattı. Eğer onu kabul etmeyip o tokadı atana ağzının payını verebilseydik bugün bunları yaşamıyor olacaktık. Sadi’nin güzel bir sözü var “Kötüler tahammül edildikçe azar.” Silahtan başka hiçbir yol bilmeyen PKK’ya da, ülkemizi, geleceğimizi, hayatımızı elimizden almaya çalışan Erdoğan’a da dur demenin bir yolunu bulmamız gerek. Seyirci kalamayız Korkması gerekenin barış isteyenler değil, çatışmadan beslenenler olduğunu göstermemiz gerek. İnsanlarımız ölüyor, yuvamız dağılıyor. Seyirci kalamayız. Ya haysiyetli bir tavır takınıp bir çıkış bulacağız, ya da korkak, çaresiz, sefil bir şekilde yaşayıp can verip gideceğiz.
+8hllbeyazgelincikyusuf tarik\'\-ŞEYM-\'...Gül Güzeli...rude83HazanAdmin12 postersBiri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız?Kibarca uyarıp, birdaha öyle yapmamasını söylerim 20% [ 2 ]Bende ona hakaret ederdim 10% [ 1 ]Korkardım, duymamazlığa vururdum 0% [ 0 ]Nedenini sorardım 50% [ 5 ]Tartaklardım 0% [ 0 ]Hiç birşey konuşmayıp direkt saldırırdım 0% [ 0 ]Küfür eder, terslerdim 0% [ 0 ]Güler geçerdim 20% [ 2 ]Telefonumla arkadaşlarıma haber verirdim 0% [ 0 ]Polise giderdim 0% [ 0 ]Toplam Oylar 10 YazarMesajAdminAdminMesaj Sayısı 1494Nerden Yaşamla Ölüm Arasından...Lakap Bir Garip Yolcu Kayıt tarihi 05/09/08Konu Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Salı Mayıs 12, 2009 447 am Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız?_________________ HazanTECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 354Kayıt tarihi 06/09/08Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Salı Mayıs 12, 2009 905 am Sebepsiz yere kimse hakaret etmez herhalde Nedenini sorardım. rude83TECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 613Nerden AnkaraKayıt tarihi 25/02/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Ptsi Haz. 08, 2009 327 pm Kibarca uyarıp, birdaha öyle yapmamasını söylerim. Anlamazsa Direk Dalarım ...Gül Güzeli...TECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 741Kayıt tarihi 07/03/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Ptsi Haz. 08, 2009 429 pm sebepsiz yere kendime hakaret ettirmem!lafını alır oturur,kırıcı bi sebebi varsa ,hak ediyorsm eğer susarım...hakkımı yedirmem kimseye,kimsenin hakkını da yemem! \'\-ŞEYM-\'Süper ModeratörMesaj Sayısı 1939Nerden DADAŞLAR DİYARINDANKayıt tarihi 05/12/08Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Salı Haz. 09, 2009 711 am o anki ruh halime bağlı...İNŞALAH sinirli olduğum zaman gelmez... _________________Sustum... Birikti yanaklarımda alfabe Sükutumu en güzel duam eyle ya İLAHİ... ...Gül Güzeli...TECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 741Kayıt tarihi 07/03/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Salı Haz. 09, 2009 1002 am evet şeymacım haklısın insanın o anki ruh haline bi zamana denk gelirse..... yusuf tarikModeratörMesaj Sayısı 437Kayıt tarihi 27/03/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Salı Haz. 09, 2009 1216 pm zor olanı yanı nefsımı yenmeyı sadece ALLAH RIZASI ıcın karsılık verecgımden kendımcenı degılde hakıkatte nasıl olması gerektıgı davranırdım..??_________________DUA ARZDAN ARŞA YÜKSELEN BİR NİDADIR.. beyazgelincikTECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 1287Doğum tarihi 09/10/86Nerden SıFıR MeRkEz Lakap _-''-_°_-''-__-''-_°_-''-_ozankolikKayıt tarihi 28/03/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Cuma Haz. 12, 2009 1027 pm neden böle yaptığını sorardım sebebi vardır mutlaka hakaret etmesinin sebep yoksa dalarım gerçi saldırmak benim gibi bi kıza yakışmaz ama sinirlenince yaparım. hllTECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 195Nerden sölemezsemLakap biri;Kayıt tarihi 05/03/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Ağus. 29, 2009 401 pm KÖTÜ SÖZ SAHİBİNİNDİR serhanAKTİF ÜYEMesaj Sayısı 71Doğum tarihi 01/02/92Nerden bafralı Lakap muri DKayıt tarihi 02/07/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Paz Eyl. 13, 2009 707 am durup dururken biri birine uyuyosa dayak istiyodur heralde *birgül*ModeratörMesaj Sayısı 448Doğum tarihi 24/05/94Nerden Yalan Dünya'nın herhangi bir yerindenLakap Kömür gözlü ; Kayıt tarihi 27/07/09 fatımatüzzehraTECRÜBELİ ÜYEMesaj Sayısı 530Nerden ewden Lakap cadı, piskopatKayıt tarihi 18/11/08Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Paz Eyl. 13, 2009 129 pm eğer şuan ki durumumdaysa döverim heraldeama iyi halime denk gelirse birşey demeden çeker giderim ama bir daha o kişinin suratına bile bakmam Bamb[AŞK]aAdminMesaj Sayısı 54Kayıt tarihi 29/09/09Konu Geri Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız? Çarş. Mart 10, 2010 155 pm Bende ona hakaret ederdim... Biri size sebepsiz yere hakaret ederse ona nasıl davranırsınız?
Hakaret Suçu Nedir? TCK 125 Hakaret suçu, TCK md. 125-131 arasında şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Hakaret suçu iki farklı şekilde işlenebilir a- Somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi suretiyle kişinin şeref ve saygınlığının zedelenmesi. Örneğin, “Ayşe, x mağazasından sürekli kıyafet çalıyor” demek şeref ve saygınlığı zedeleyen somut bir fiil isnat etme mahiyetinde olup hakaret suçuna vücut verir. b- Genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla, yani sövme yoluyla kişinin değersizleştirilmesi, rencide edilmesi. Örneğin, “yavşak polis, bana neden ceza yazıyorsun” şeklindeki sözler sövme suretiyle hakaret suçuna vücut verir. Hakaret suçu doğrudan kişinin birey olmaktan kaynaklanan kişilik haklarına saldırıdır. Hakaret suçu ile sosyal bir kavram olan “şeref” ve kişinin özsaygısı korunmaktadır. Bu nedenle, tüzel kişilere karşı dernek, vakıf, şirket, spor kulübü, siyasi parti vs. hakaret suçu işlenemez, hakaret suçu ancak gerçek kişiler aleyhine işlenebilir. Gerçek kişilerle bağlantı kurmadan “x şirketini sinkaf edeyim” şeklindeki beyanlar şirket aleyhine hakaret suçuna vücut vermez. Ancak, “x şirketinin yöneticilerini sinkaf edeyim” şeklindeki beyan yöneticilere karşı hakaret suçu teşkil eder. TCK’nın 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunun mağdurunun ancak gerçek kişi olabileceği, bir tüzel kişilik olan Nevo Şalom Musevi Vakfının bu suçun mağduru olamayacağı bu nedenle atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir Hakaret Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma Hakaret suçunun temel şekli takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer alır. Suçun mağduru, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde şikayet hakkını kullanmak zorundadır. Aksi takdirde şikayet hakkını kaybeder. Şikayet hakkı, en geç dava zamanaşımı süresi içinde kullanılmalıdır. Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu TCK şikayete tabi değildir. Bu nedenle hakaret suçunun bu şekli için herhangi bir şikayet süresi sınırlaması yoktur. Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçun işlenmesi halinde cumhuriyet savcılığı resen soruşturma açar. Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu hariç, tüm hakaret suçları TCK taraflar arasında uzlaştırma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir. Hakaret suçları nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir. Hemen belirtelim ki, kamu görevlisine ve cumhurbaşkanına hakaret suçu, şikayete tabi suçlardan olmadığından uzlaştırma kapsamında değildir. Hakaret Suçu Nasıl İşlenir? Hangi Sözler Hakaret Suçunu Oluşturur? Hakaret suçunun oluşmasına neden olan sözlerin tek tek kanunda sayılması imkansızdır. Suçun vücut bulması için kişinin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek somut bir fiil veya olgu isnat edilmeli veya sövme yoluyla kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırılmalıdır. Görüldüğü üzere, hakaret suçunda önemli olan kişiyi rencide eden, toplum içinde değersizleştiren fiillerin cezalandırılmasıdır. Bir kişiye “şerefsiz”, “haysiyetsiz”, “geri zekalı”, “aptal”, “salak”, “hayvan”, “müsvedde” , “pislik” , “alçak” , “fahişe” vb. gibi sözler söylemenin hakaret suçunu oluşturacağı kuşkusuzdur. “Hırsız”, “rüşvetçi”, “adi” , “sahtekar” gibi kelimeler de hakaret suçu oluşturur. “Eşek”, “köpek”, “öküz” “it” vb. hayvan isimleriyle hitap etmek de hakaret suçuna vücut verir. Kişiye isnat edilen somut olgu kişinin mevcut fiziksel veya psikolojik bir özelliğine vurgu yapsa da hakaret suçunu oluşturur. Örneğin, aksayarak yürüyen birine “allahın topal adamı” demek, gözü görmeyen birine “kör herif” demek hakaret suçunun oluşmasına neden olur. Hakarete uğrayanın kişisel özellikleri dışında kalmak şartıyla kendisine isnat edilen fiil veya olgu ispatlandığı takdirde hakaret suçu oluşmaz. Örneğin, “sen Ayşe’nin eşyalarını çaldın” denildiğinde, bu olgu ispatlanırsa hakaret suçu oluşmaz. Fakat, daha önce işlediği bir hırsızlık suçundan sabıkalı olan kişiye, “sen hırsızsın” demek hakaret suçudur. Hakaret suçunu teşkil eden fiiller, sözle işlenebileceği gibi yazı, şekil, görüntü, el işareti veya mimiklerle de işlenebilir. Örneğin, bir kişinin çalışma masasına insan dışkısı koymak. Kaba ve nezaketsiz söz ve davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. “Terbiyesiz, saygısız, riyakar, yalancı, lan, ulan” vb. kaba ve nezaketsiz sözler hakaret suçu oluşturmaz. Örneğin, kişinin ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını masanın üzerine koyması veya bağırarak konuşması hakaret sayılmaz. “Seni paramla satın alırım”, “İşyerimden defol git” gibi sözler kaba ve nezaketsiz sözler hakaret suçuna vücut vermez. Olgusal bir gerçeği ifade eden sözler de hakaret suçu teşkil etmez. Kıyafet alan birine, “bu kıyafet size olmaz, siz şişmansınız” demek de hakaret değildir. Hakaret sayılmayan kelimeler, kanunda tek tek sayılmış değildir. Bir kelime veya söz, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte değilse hakaret suçu oluşmaz. Beddua niteliğindeki sözler hakaret suçunu oluşturmaz. Örneğin, “allah seni bildiği gibi yapsın”, “allah belanı versin”, “cehenneme kadar yolun var” “allah çocuklarından çıkartsın” gibi sözler beddua niteliğinde sözler olduğundan Yargıtay tarafından hakaret suçu olarak kabul edilmemektedir. Yargıtay, isim belirtmeden “hırsız var” diye bağırmayı hakaret suçu saymamıştır. Çünkü, söz konusu durumda suçun unsuru olan “matufiyet” unsuru suçun bir kişiye yöneltilmesi gerçekleşmediğinden sanığa hakaret suçu nedeniyle ceza verilmemesine karar vermiştir. Dilekçe hakkı ve eleştiri, basının haber yayımlama hakkı, iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında söylenen söz ve yapılan davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. Kamuoyu tarafından yaptıkları işler nedeniyle bilinen, tanınan kişilere Örneğin, futbolcular, sanatçılar, özellikle politikacılar yönelik eleştiriler, normal kişilere yöneltilen eleştirilerden daha sert ve ağır olabilir. Bu kişilerin normal kişilere göre eleştiriye daha açık olmaları ve eleştiriye tahammül etmeleri gerekir. Bir siyasetçiye, “senden bu memlekete hayır gelmez, bütün memleketi sattın” demek ancak ağır eleştiri olarak nitelenebilir, ama hakaret değildir. Hakaret Suçunun Mağdurun Yüzüne Karşı veya Yokluğunda İşlenmesi Mağdurun yüzüne karşı hakaret suçunda, mağdurun hakaret içeren söz veya davranışları o an öğrenmesi yeterlidir. Mağdura telefon, mail, mektup vb. gibi iletişim yöntemleri kullanılarak yapılan hakaret de mağdurun yüzüne karşı yapılmış sayılır. Mağdurun bu iletişim araçlarıyla kendisine yapılan hakareti öğrenmesi hakaret suçunun oluşması için yeterlidir. Mağdurun yokluğunda hakaret suçu ise, mağdurun yokluğunda hakaret eden kişinin söz ve davranışlarını en az 3 kişinin öğrenmesiyle oluşabilir. Hakaret edilen ortamda mağdurun olmadığı hallerde kanun hakaret teşkil eden fiilin 3 kişiyle ihtilat halinde işlenmesi şartını aramaktadır. Söz konusu üç kişiye hakaret edenin kendisi dahil değildir. Üç kişinin aynı yerde olması şart değildir, önemli olan üç kişinin hakareti öğrenmesidir. Örneğin, apartman boşluğunda mağdura gıyabında, “o adam şerefsiz” diye bağıran bir kişinin sözlerini kendi evlerinde oturan 3 komşu duyduğu takdirde hakaret suçu oluşmuştur. Hakaret içerikli aynı mailin mağdurun kendisine değil de kendisi dışındaki 3 kişiye gönderilmesi halinde de hakaret suçu oluşur. Mağdurun yokluğunda hakaret halinde, hakaret edenin sözlerini yalnızca 2 kişi veya 1 kişi öğrenirse hakaret suçu vücut bulmaz. Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır İleti Yoluyla Mektup, E-mail, Whatsapp Mesajı, SMS, Telefon Konuşması Hakaret Suçu 5237 sayılı TCK’nın 125/2 maddesi, ileti yoluyla hakaret edilmesini suç olarak kabul etmiştir. İleti yoluyla yapılan hakaretlerin ceza miktarları aynı olsa da; bir kısmı huzurda hakaret suçu, bir kısmı da gıyapta hakaret suçu kapsamında cezalandırılmaktadır. İleti yoluyla hakaret suçunun “huzurda” oluşabilmesi için iletiyi gönderenin fiili icra ederken mağduru hedeflemesi veya mağdurun fiilini öğrenebileceğini istemesi şarttır. Örneğin, whatsapp mesajını mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu unsurları meydana gelmez. Bu durumda eylem gıyapta hakaret olarak değerlendirilir. “Gıyapta hakaret” suçunun oluşması için de bu mesajın en az 3 kişiye gönderilmesi veya 3 kişinin bulunduğu ortak bir mesajlaşma grubuna gönderilmesi gerekir. İleti yoluyla işlenen hakaret suçunun cezası da üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. TCK anlamında ileti olarak kabul edilen iletişim vasıtaları şunlardır Mektup, E-mail, Whatsapp mesajları, Whatsapp gruplarına gönderilen mesajlar, Cep telefonuyla SMS, Telefon Konuşmaları, İnstagram, twitter, facebook vb. sosyal medya hesaplarından DM Direct Message yoluyla mesajlaşma. Hakaret suçunun huzurda işlenmesinin en tipik örneği, fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesidir. Fail, bu durumda hareketi doğrudan öğrenir. Suçun huzurda işlenmiş olması mutlaka fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz yüze olmasını gerektirmez. Şayet fail, fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hakaretinin mağdur tarafından da doğrudan algılanabileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda da suç huzurda işlenmiş sayılacaktır. Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır. İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira, fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir. İleti yoluyla hakaretin, huzurda hakaret gibi cezalandırılabilmesi için sanığın iletilme kastı ile hareket etmesi gerekir. Sanığın, müştekinin gıyabında teyzesine ait telefona hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, müştekinin teyzesinin müştekiye bahse konu mesajları göstermesi üzerine müştekinin mesajları öğrenerek şikayetçi olduğu, bu suretle sanığın iletme kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla sanığın hakaret suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. İnternet Yoluyla Hakaret Suçu Günümüzde hakaret suçu en çok çağdaş iletişim araçlarıyla işlenmektedir. İnternet yoluyla hakaret, kolay ispatlanabilecek bir suç çeşididir. Bu nedenle, e-mail, facebook, skype, messenger, whatssap, twitter vb. gibi sosyal medya araçlarıyla doğrudan mağdurun hedef alınarak hakaret edilmesi de hakaret suçunu oluşturur. Başkasından gelen hakaret içerikli bir e-mail mağdura “forward” edilerek gönderildiğinde dahi hakaret suçu oluşur. İnternet yoluyla işlenen hakaret suçlarının her suçun özelliğine göre teknik olarak nasıl ortaya çıkarılacağı bir ceza avukatı ile görüşülmelidir. Hakaret Suçunun Haksız Fiile Bir Tepki Olarak İşlenmesi TCK 129 Haksız Tahrik, genel bir ceza indirimi nedenidir. Hakaret suçunda ise hakaretin bir haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmeyen veya ceza indirimi yapılan iki hal mevcuttur Hakaret suçunun bir haksız fiile tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmeyebilir veya cezası 1/3’üne kadar indirilebilir TCK Örneğin, bahçesindeki ağaçlara zarar veren kişiye hakaret eden bahçe sahibi kendisine karşı işlenen bir haksız fiile tepki olarak hakaret suçu işlemiştir. Hakaret suçunun kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmez TCK md. 129/2. Örneğin, yüzüne tokat atarak burnun kanamasına neden olan kişiye hakaret edilmesi halinde faile ceza verilemez. Genel bir ceza hukuku kurumu olan haksız tahrik, hakaret suçunda özel bir şekilde düzenlendiğinden; fail hakkında 5237 sayılı TCK’nınn genel haksız tahrik hükümleri uygulanmadan doğrudan TCK hükümleri uygulanır TCK’nın 129. maddesinin ilk fıkrası uyarınca hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde hâkim, faile verilecek cezayı üçte birine kadar indirebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçebilir. Kanun koyucu burada TCK’nın 29. maddesinde düzenlenmiş olan genel haksız tahrikten farklı olarak hakaret suçuna özel bir tahrik düzenlemesi getirmiştir. TCK’nın 129. maddesinin uygulanma şartları oluştuğu durumda genel haksız tahrike ilişkin aynı Kanun’un 29. maddesinin uygulanma imkânı bulunmamaktadır. TCK’nın 129. maddesinin birinci fıkrasındaki hüküm, aynı Kanun’un 29. maddesinde düzenlenen “genel haksız” tahrik hâlinden öncelikle cezai sonuçları açısından farklıdır. TCK 29. maddede haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen failin cezasında, maddede öngörülen oranda indirim yapılacağı düzenlenmişken 129. maddedeki “özel haksız tahrik” hâlinde, failin cezasında indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebileceği belirtilmiştir. Cezai sonuçlarının yanı sıra her iki düzenleme uygulanma koşulları bakımından da birbirinden farklılık arz etmektedir. TCK’nın 29. maddesinde “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında” suçun işlenmiş olması aramışken, 129. maddede hakaret fiilinin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi yeterli görülmüş, ayrıca fiilin hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında işlenmiş olması aranmamıştır. Dolayısıyla 129. madde açısından Kanun’un gözettiği husus, somut olayın özelliğine göre fiilin ani bir öfkenin sonucu olarak işlenmesidir. Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra gösterilen tepkinin bu düzenleme kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olmayacaktır. Hakaretin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi için her şeyden önce ortada haksız bir fiil söz konusu olmalıdır. Kanun haksız bir fiilden bahsettiği için bu fiilin hukuka aykırı olması yeterli olup mutlaka suç olması ya da özel hukuk anlamında bir “haksız fiil” in varlığı gerekmez. Bununla birlikte haksız olarak nitelendirilebilecek her türlü fiil de sanık lehine bu düzenleme kapsamında değerlendirilmemelidir. Aksi takdirde hakaret suçuyla korunmak istenen hukuki yarar aleyhine bir orantısızlık ortaya çıkacak, sanığın hukuk devletinin işleyiş süreci veya hayatın normal akışı içerisinde katlanmasının beklendiği hemen her durumda ölçüsüz bir koruma avantajından istifade etmesi söz konusu olacaktır. Kanun’dan çıkan bir diğer sonuç, failin maruz kaldığı söz konusu haksız fiil kasten yaralama ya da hakaret olmamalıdır. Zira böyle bir durumda anılan düzenlemenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki suçun kasten yaralama suçuna tepki olarak veya hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesine ilişkin düzenlemelerin uygulanma imkânı doğacaktır. Diğer taraftan haksız fiile karşı hakaretin nedensellik bağı içerisinde işlenmiş olması gerekir. Genel haksız tahrik hükümlerinde olduğu gibi burada da haksız fiilin mutlaka faile yönelmiş olması gerekmemekte, ancak tepki mutlaka haksız fiili yapana yönelmelidir Hakaret suçunun kasten yaralama, tehdit, şantaj vb. haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmeyebilir Hakaret suçunun; katılanın, sanığın kolundan tutarak alt kata indirmek amacıyla iteklemesi biçimindeki ve kasten yaralama niteliğindeki haksız hareketine tepki olarak işlendiğinin anlaşılması nedeniyle TCK’nın 129/2. maddesi ve CMK’nın 223/4. maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetlidir Hakaret Suçunda Mağdurun Belirlenmesi TCK Hakaret teşkil eden fiilde mağdurun ismi açık bir şekilde belirtilmemiş olabilir. Mağdurun kim olduğunun belli olmaması, yani hakaretin kime yöneltildiğinin açık olmaması halinde hakaret suçu cezasız kalabilir. Mağdurun kim olduğunun açık olmadığı hallerde, mağdurun belirlenmesine ilişkin bir kanuni karine kabul edilmiştir. Kanuni karineye göre; hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır TCK Madde gerekçesine göre; hakaret suçunun oluşabilmesi için mağdurun belli veya belirlenmesinin olanaklı bulunması gereklidir. İşte bu maddeyle suçu işleyen tarafından mağdurun kimliğinin açıkça belirtilmediğinde, ne gibi bir durumun varlığı hâlinde ismin belirtilmiş ve hakaretin açıklanmış sayılacağına ait ölçü gösterilmektedir. Yukarıdaki hüküm, aslında usûl hukuku bakımından ispata yönelik, karineye benzer bir ölçü getirmiş bulunmaktadır. Karşılıklı Hakaret Suçu ve Cezası TCK md. 129/3’e göre hakaret suçunun iki kişi tarafından karşılıklı işlenmesi halinde “karşılıklı hakaret suçu” meydana gelir. Karşılıklı hakaretin aynı zaman diliminde gerçekleşmesi şart değildir. Örneğin, medya yoluyla kendisine “maymun” denildiğini öğrenen bir kişinin de karşı tarafa bir gün sonra “yarasa” demesi halinde karşılıklı hakaret suçu meydana gelir. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir TCK Sanığın aşamalarda müştekiyle birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerini ve müştekiye şerefsiz’’ şeklinde sözler söylemiş olabileceğini savunması karşısında, sanığın ikrarı nedeniyle suçun oluştuğu, ancak karşılıklı hakaret olması nedeniyle TCK’nın 129/3 ve CMK’nın 223/4-c maddeleri yönünden değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle sanık hakkında beraat hükmü hüküm kurulması, bozma nedenidir Katılan sanıkların duruşmada birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerini savunmaları karşısında; olayın çıkış sebebi üzerinde durularak, tarafların karşılıklı haksız tahrik oluşturabilecek eylemleri saptanıp, haksız davranışların öncelik sonralık durumu, etki-tepki biçiminde gelişip gelişmedikleri değerlendirilerek sonucuna göre, sanıklar hakkında TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, bozma nedenidir Hakaret Suçunun Cezası Nedir? 1. Basit Hakaret Suçu Cezası TCK 125/1 Suçun basit şeklinde, hakaret suçunun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir TCK Suçun basit şeklinde hakim ya hapis cezası ya da adli para cezası verecektir. Her iki cezanın aynı anda verilmesi mümkün değildir. Hakim gerekçeli kararında neden hapis cezası veya adli para cezası verdiğini de açıkça gerekçelendirmek zorundadır. 2. Nitelikli Hakaret Suçu Cezası TCK 125/3 Suçun nitelikli hallerinde hakaret suçunun cezası, 1 yıl ile 2 yıl arasındadır TCK Hakaret suçunun; a Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Yukarıda açıklandığı üzere, mağdurun kamu görevlisi olması avukat, hakim, memur vs. ve hakaretin görevinden dolayı yapılmış olması, kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerine veya din özgürlüğünün kullanılmasına hakaret edilmesi hakaret suçunun nitelikli şekli olarak kabul edilmektedir. Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen hakaret suçunda, ceza yarı oranında arttırılır. Ayrıca hükmedilen hapis cezası ertelenemez. 7243 sayılı Kanun 3. Alenen Hakaret Suçu Cezası Hakaretin alenen işlenmesi halinde, hakaret suçu nedeniyle öngörülen ceza 1/6 oranında ayrıca arttırılacaktır. Örneğin, bir tv programında veya bir caddede bağırarak hakaret etmek hakaret suçunun aleni bir şekilde işlenmesine neden olur. Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli değildir. Hakaret konusu söz veya davranışın belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması halinde alenen hakaret suçu işlenmiş olur. Hakaret suçunda aleniyetin gerçekleşmesi için fiilin herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi şarttır. TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin söz konusu olabilmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, evin içinde gerçekleştiği anlaşılan hakaret eyleminde aleniyet unsurunun oluştuğu kanaatine ne şekilde varıldığı açıklanıp tartışılmadan, sanık hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır 4. Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Hakaret Suçu Cezası Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır TCK Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret halinde zincirleme suç hükümleri gereği belirlenen cezanın miktarı ayrıca 1/4’ten 3/4’e kadar arttırılır. Örneğin, bilirkişi heyetine veya mahkeme heyetine hakaret suçlarında suçun nitelikli şeklinden belirlenen ceza arttırılacaktır. Hakaret eyleminin; olay yerini incelemek ve ölü muayenesi ile otopsi yapmak için oluşturulan heyette yeralan şahıslara karşı işlendiğinin anlaşılması karşısında, eylem nedeniyle TCK’nın 125/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmalıdır Sanığın birden fazla görevli polis memuruna hakaret eyleminde, katılan ve müşteki polis memurlarının kurul halinde çalışan kamu görevlisi olmadığı gözetilmeden, belirlenen temel cezada doğrudan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması yerine, TCK’nın 125/5. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 43. maddesi hükmü uygulanmış ise de, bu husus sonuca etkili olmadığından, bozma yapılamaz Sanığın “Böyle idarenin hepsini sinkaf ederim,” şeklinde sarfettiği sözlerin muhatabı olan idare, kurul halinde çalışmadığı halde uygulama yeri bulunmayan 125/5 maddesinin yollamasıyla aynı kanunun 43/1. maddesi gereğince cezada artırım yapılması, bozma nedenidir Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası TCK 299 Cumhurbaşkanına hakaret suçu, TCK md. 299’da ayrıca düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile Cumhurbaşkanının toplumsal değeri konusunda toplumun sahip olduğu duygu ve düşünceleri sarsan fiil ve sıfatların isnat edilmesi cezalandırılmaktadır. Maddenin düzenleme biçiminden anlaşıldığı üzere, cumhurbaşkanına hakaret suçu ile cumhurbaşkanlığı makamının fonksiyonları, işlevi, yerine getirdiği görevi değil, hukuksal bir kavram olarak cumhurbaşkanının “şerefi” korunmak istenmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, uygulamada eleştiri niteliğindeki söz ve davranışların da hakaret olarak cezalandırılmasına neden olduğundan ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı bir düzenlemedir. Hakaret suçu, genel olarak TCK herkes için düzenlenmiş olduğundan TCK md. 299’da ayrıca cumhurbaşkanına hakaret suçuna yer verilmesi hukuka aykırıdır. Anayasa’ya göre kişiye özel düzenleme yapılamaz. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişiye özel düzenleme niteliğinde olduğundan Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesine aykırıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kovuşturulması Adalet Bakanlığı’nın iznine tabidir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Suçun alenen işlenmesi halinde verilecek ceza 1/6 oranında arttırılır. Örneğin, fiilin internette sosya medya üzerinden, radyo, tv vb. gibi araçlarla veya herkesin duyma ihtimali olan bir ortamda işlenmesi halinde cumhurbaşkanına hakaret suçunun alenen işlendiği kabul edilir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir veya sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Hakaret Davası Nasıl Açılır? Hakaret davası, iki şekilde açılabilir 1-Ceza davası, 2- Tazminat Davası Hakaret suçu nedeniyle açılacak ceza davası, şikayet üzerine veya bazı durumlarda resen Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma neticesinde açılır. Bu ceza davası, şikayete tabi olsa dahi kamu davası niteliğindedir. Yani, Cumhuriyet savcısı açtığı davayı sonuna kadar takip eder. Hakaret suçu nedeniyle tazminat davası, bizzat mağdur veya vekili tarafından mahkemeye talep dilekçesi verilmek suretiyle açılır. Tazminat davası, asliye hukuk mahkemesinde açılır. Hakaret Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması HAGB, sanığın 5 yıl gözlenmesi ve sanık hakkında verilen hükmün bu süre boyunca hiçbir sonuç doğurmaması, sanığın bu sürede yeni bir suç işlememesi halinde hakkındaki davanın düşmesi olarak açıklanabilir. HAGB kararı verilmesinin önemli şartlarından biri mağdurun uğradığı zararın giderilmesi şartıdır. Hakaret suçu açısından dikkat edilmesi gereken nokta, HAGB kararı verilmesi için zararın giderilmesi şartının aranmamasıdır. Çünkü, hakaret suçu nedeniyle uğranılan doğrudan bir maddi zarar yoktur. HAGB kararı için kişinin uğradığı manevi zarar ise dikkate alınmaz. Hakaret Suçu Cezasının Ertelenmesi veya Adli Para Cezasına Çevrilmesi Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Hakaret suçu nedeniyle sanık hakkında ceza mahkemesi tarafından doğrudan adli para cezasına hükmedilebilir. Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir Hakaret suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür. Hakaret Suçu Yargıtay Kararları Hakaret Suçunda Hapis Cezası veya Adli Para Cezasının Tercih Edilmesi TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiği kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek açıklanmalı, daha sonra da alt ve üst sınırlar arasında kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, sanık hakkında gerekçe gösterilmeden hakaret suçunda seçimlik cezalarda temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi, bozma nedenidir Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Tüzel Kişiler Şirket, Vakıf, Dernek vs. Aleyhine Hakaret Suçu İşlenemez İstem yazısında; “…şüphelinin icra takibine karşı verdiği itiraz dilekçesinde müşteki şirket aleyhine hakaret içeren ifadeler kullanması şeklindeki eylemi nedeniyle mahkumiyetine karar verilemeyeciği gözetilmeden yazılı şekilde verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. İncelenen dosyada, sanığın icra takibine karşı verdiği itiraz dilekçesinde, iddianamede bahsi geçen sözleri söylediği, TCK’nın 125. maddesine göre hakaret suçunda şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte sözlerin gerçek kişilere yöneltildiğinde hakaret suçunu oluşturabileceği, herhangi bir gerçek kişiyle arasında aidiyet ilişkisi kurulmadan tüzel kişiye söylenen sözlerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği gözetilmeden, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur Yargıtay 18. Ceza İleti Yoluyla Hakaret Suçunda Yetkili Savcılık Şikayetçinin tarihli ifade içeriğine göre, suça konu iletilerin, adı geçenin İstanbul ilinde bulunduğu sırada cep telefonuna gönderildiği, ileti yolu ile gerçekleştirilen hakaret ve tehdit suçlarına ilişkin açılan davaya bakma yetkisinin, söz konusu eylemlerden haberdar olunan yerdeki Mahkemeye ait olduğu göz önüne alındığında, somut olayda soruşturma yapma yetkisinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu nazara alınmadan kurulan, mercii Bakırköy 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24/05/2019 tarihli ve 2019/1008 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır Yargıtay 4. Ceza Hakaret Suçunda Haksız Tahrik Nasıl Uygulanır? Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren TCK’nın 129. maddesinin 1. fıkrası “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir. Genel bir tahrik hükmü olan TCK’nın 29. maddesi ise “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İncelenen somut olayda, mahkemece hakaret suçundan mahkum edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, TCK’nın 29/ uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1340 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığı görülmektedir. Ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129. maddesi yerine, aynı Kanunun genel tahrike dair 29. maddesinin uygulanması, hukuka uygun görülmemiştir Y18CD-K2016/15975 Sosyal Medya İnstagram, Facebook, Twitter vs. Sitesi Üzerinden Hakareti Beğenmek Sanığın, sosyal paylaşım sitesi üzerinden müştekiye hitaben “C. oto yıkama” ve temyize gelmeyen sanık “A.. K..” profilleri adı altında gönderilen hakaret içerikli mesajları beğenmekten ibaret eyleminin, bu mesajların sanık tarafından da internet ortamında paylaşılıp veya başkalarına aktarılmadığı taktirde hakaret suçunun unsurlarını oluşturmayacağı, kişisel değerlendirme kapsamında kalacağı gözetilmeden ve bu husus araştırılmadan, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi, bozma nedenidir Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar 2014/33171. Birden Fazla Kişiye Hakaret Etmek ve Polise “Lan” Demek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen, 18/11/2014 gün ve 2013/663 esas, 2013/498 sayılı kararında da açıklandığı üzere; Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Aksine, şekli bir yorum ve bakış açısıyla bu bütünlük görmezlikten gelinerek, her bir mağdura yönelik hareketin bağımsız birer fiili oluşturduğunun kabul edilmesi ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması halinde, cezalandırmada adaletsizliğe yol açılacağı gibi “fiilin hukuki anlamda tekliği” prensibine de aykırı davranılmış olacaktır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; sanığın kavgaya karıştığı ihbarı üzerine olay yerine gelen polis memurlarından kaçarken ayağı kırmasının ardından yakalanan sanığın polis memurlarını tehdit ettiği, ardından adli rapor alınmak üzere muayene odasına götürülen sanığın doktor olan müşteki İsmail’e “çek lan ellerini sen bizi muayene edemezsin, bu iş burada bitmez, burada polis var, dışarıda yok, sanada gününü göstereceğiz” şeklinde sözlerle tehdit etmesi biçiminde gerçekleşen eylemlerinin, bir bütün halinde TCK’nın 265/1. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu ve bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK’nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, iki kez görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir. Sanığın, adli rapor alınmak üzere muayene odasına götürülen sanığın doktor olan müşteki İsmail’e “çek lan ellerini sen bizi muayene edemezsin” ve ardından işlemler için karakola götürüldüğünde nöbetçi polis olan mağdur …’e “sen kimsin de beni kaldırıyorsun lan” şeklinde, kaba ifade niteliğindeki sözlerinin, müşteki ve mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar No2019/8024. Kamu Görevlisine “Kimsiniz Lan Siz” Demek Hakaret Değildir Katılanların olay anlatımında, sanık …’nın katılanlara “kimsiniz lan siz” şeklinde sözlerle hakaret suçunu işlediği beyan edilmiş ise de, anılan sözlerin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve yalnızca bu eylemle hakaret suçunun oluşmaması karşısında, sanığın katılanlara karşı ne şekilde hakaret suçunu işlediği, suç teşkil eden eylemlerinin nelerden ibaret olduğu, denetime olanak verecek şekilde katılanlara açıklattırılıp kararda tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar2020/1765. Aynı Zaman Diliminde Birden Fazla Kişiye Hakaret Etmenin Cezası Sanığın, icra takibi sırasında avukat olan mağdur ile icra müdür ve katibi olan katılanlara benzer hakaret sözlerini ayrı ayrı söylese de, bu sözleri aynı olay çerçevesinde çıkan tartışmada, aynı sebeple ve araya zaman aralığı girmeden bir suç işleme kararı ve kastı ile söylemesi nedeniyle, TCK’nın 125/3-a. maddesiyle belirlenecek cezanın anılan Kanunun 43/2. maddesi uyarınca artırılması gerekirken, iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar 2016/19451. Beddua Etmek Hakaret Suçu Oluşturmaz Hakim önüne çıkartılan sanığın, kendisinin haksız bir şekilde tutuklanmasına karar verildiğini düşünerek bunun sorumlusu olarak gördüğü sorguyu yapan hakime yönelttiği “..allah belanı versin?…” şeklindeki ifade, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir Ceza Genel Kurulu – 2014/386 karar. Sanık tarafından söylenen “Allah hepinizi yaksın, geberin, Allah hepinizin belasını versin” biçimindeki sözlerin beddua teşkil edip bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığınırencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın hakaret suçundan beraatine karar verilmesi gerekir Yargıtay 9. Ceza Dairesi - 2014/5495. Şikayet Hakkının Kullanılması Hakaret Suçuna Vücut Vermez Belediye başkanı olan katılan hakkında, Denizli Valiliği’ne vermiş olduğu dilekçesinde belirttiği ifadelerin, Anayasal şikayet hakkı ve TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, yine halk arasında katılan için sarfettiği “zübükzade başkan” sözünün de, sövme, somut bir fiil ya da olgu isnadı olarak kabul edilemeyeceği, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunun unsurları somut olayda oluşmamıştır Yargıtay 18. CD. 2015/12196 karar. Kamu Görevlisine Hakaret Suçu ve Cezası “Görevinden dolayı” hakaretin kabulü için de, yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hakim her somut olayda nedensellik bağının bulunup bulunmadığını araştırarak, sonucuna göre, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu tespit edecektir. Bu tespit yapılırken, hakaret eylemine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması şartı aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilecektir. Cumhuriyet savcısı olan sanığın savcı olarak görevli olduğu duruşmaya geç kalması üzerine, yazı işleri müdürü olan mağdure tarafından sanık Cumhuriyet savcısının telefonla arandığı ve sanığın mağdurenin telefonla aramasına öfkelenmesi nedeniyle suç oluşturan sözleri söylediği anlaşıldığından, eylem ile ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağının bulunduğu ve hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesine ilişkin nitelikli halin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Sanık olan Cumhuriyet savcısının, yazı işleri müdürü olan mağdure A. E.’a, “sen emir köpeği misin”, “senin çirkin suratını görmek istemiyorum” şeklinde sözler söylediği tarihli tutanak kapsamı, mağdure ve tanık beyanlarından anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı eylemin sabit olduğu, onur, şeref ve saygınlığı rencide eder nitelikte gerçekleşen bu eylemin 5237 sayılı TCK’nun 125. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturduğu görülmektedir Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/54 karar. Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın hakaret suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi hukuk aykırıdır Yargıtay - 2016 / 14515 karar. Müşteki polis memurlarının, gelen ihbar üzerine sanığın çalıştığı iş yerine giderek müziğin sesini kısmalarını istemeleri üzerine sanığın müştekilere hitaben söylediği “ben buradan ekmek yiyorum, yirmi kişi daha ekmek yiyor, bana ceza verecek devletin, kaymakamın, savcının anasını avradını sinkaf ederim, bundan sonra siz hırsızlarla uğraşın” sözlerinin CGK, sayılı kararı doğrultusunda, sanığın sözlerinden kastedilen ve kendisinden rahatsızlık duyulan, kurum olarak devletin’, emniyet teşkilatının’ veya adalet teşkilatının’ bizatihi kendisi değil, müşteki polis memurları tarafından kamu görevlisi sıfatıyla ifa edilmeye çalışılan kamu görevidir, bu anlamda sinkaflı sözler de sonuç olarak devlete, kaymakama, savcıya’ yönelik olarak değil, o sırada muhatap durumda olan polis memurlarına yönelik olduğu söylendiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ve kanuni olmayan hukuki nitelendirme ile TCK’nın 125/1. maddesindeki hakaret suçundan beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar 2015/6598. Kamu Görevlisine Hakaret Suçunda Adli Para Cezası Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 Sayılı 125/1 maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine dair gerekçe gösterilmesi hukuka aykırıdır Yargıtay 2. Ceza Dairesi - 2013/14528. Terbiyesiz, Saygısız vb. Sözler Hakaret midir? Somut olayda sanığın katılana yönelik kullanmış olduğu “terbiyesiz, saygısız” şeklinde, kaba ifade ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmelidir Yargıtay 18. Ceza Dairesi - 2016/6745 karar. Ceza infaz kurumunda bulunan eşine para yatırmak için gelen sanığın, ziyaret günü olmadığı için çocuğunun kendisiyle birlikte cezaevine girmesine izin verilmemesi üzerine, cezaevi çevresinin başı boş köpeklerin dolaştığı ıssız bir yer olması ve 6 yaşındaki çocuğunun korkması nedeniyle, nizamiyede görevli bulunan müştekiye, kendisine yapıldığını düşündüğü haksızlığı eleştiri amaçlı olarak söylediği kabul edilen, “terbiyesizlik yapıyorsun” biçimindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar 2014/32605. “Terbiyesizlik, Pislik Yapma, Erkeksen Yüzüme” Söyle Hakaret midir? Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir. Olay günü sanığın, müştekiye söylediği kabul edilen “terbiyesizlik yapma, pislik yapma erkeksen gel yüzüme söyle” şeklindeki sözü, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmamıştır Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar 2018/14490. Terbiyesiz, Riyakar, Yalancı Hakaret Değildir Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını oluşturması gerekmektedir. Olay günü sanığın, “sen çok terbiyesiz, riyakar, yalancı birisin Nejdet Çene suratına da söyledim, yine söylüyorum. Din tüccarlığı yapıyorsun, dini alet ederek kendini haklı gösterme çabalarında bundan biraz adam ol, bazı insanlar iki taraflı oynar, ama sen her taraflı oynuyorsun” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar 2019/11986. “Okumuşsun da Adam Olamamışsın” Sözleri Hakaret Değildir Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana yönelttiği “okumuşunda adam olamamışın” şeklindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış - ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir Yargıtay 4. Ceza Dairesi - 2020/15390. Gıyapta Hakaret Suçunun İhtilat Halinde İşlenmesi Şartı TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca, gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi gerekmekte olup, Mahkemece sanığın müştekiler hakkında iddianamede belirtilen hakaret içerikli sözleri, tanık olarak dinlenilen kişilerin yanında söylediği kabul edilmiş ise de, katılanın “sanık iddianamede belirtilen hakaretleri eşimin yanında ve tanıkların yanında yapmış” şeklinde, tanığın “iddianamede geçen hakaret sözlerini gerek benim yanımda gerekse diğer çalışanların yanında sürekli kullanıyor” şeklindeki beyanları karşısında, işletmede çalışan görevlilerin beyanlarına başvurularak, eylemde ihtilat unsurunun oluşup oluşmadığı araştırılıp, gerekçede tartışılmaksızın eksik inceleme ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan “suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, sanığın güttüğü amaç ve saiki” gibi maddedeki bazı ibarelerin tekrarlanması suretiyle, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak fazla ceza tayini bozma nedenidir Yargıtay 18. Ceza Dairesi - K. 2018/2719. İnceleme konusu somut olayda; sanığın İcra Müdürlüğünün 2015/413 sayılı dosyası üzerinden 16/02/2015 tarihinde gerçekleştirdiği haciz işlemi esnasında, müşteki avukattan telefonda aldığı bilgiler doğrultusunda hacze itiraz eden takip borçlusuna cevaben şikayetçiyi kastederek “O adam kıvırıyor, o adam iş bilmez, biraz önce görüştük, sana ayrı kıvırıyor, bana ayrı kıvırıyor, lafı uyduruyor, haklı olsa çıkar gelir, haksızların avukatı, mıymıntı adamların mıymıntı avukatı olur.” şeklinde sözler söylediği iddia edilmiştir. Ancak sanığın gıyapta hakaret teşkil eden bu sözleri yalnızca iki tanık tarafından duyulmuş ve bu kişiler tarafından olay doğrulanmıştır. Bu nedenle gıyapta hakaretin gerçekleşmesi için aranan “fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi” unsuru somut olayda gerçekleşmediğinden, sanık hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına ilişkin karar, hukuka uygun bulunmuştur Y18CD-Karar2016/15988. Borcun Ödenmemesi Haksız Tahrik Nedeni Değildir Sanığın, katılana ait iş yerinde bir dönem şoför olarak çalıştığı, ancak iş yerinde meydana gelen akaryakıt hırsızlığı eylemine katıldığı iddiasıyla işten çıkarıldığı, çalıştığı döneme ait bazı işçilik alacağının ödenmediği ve işe girmeden önce kendisine imzalatılan boş senedin iade edilmediğini ileri sürerek katılanı kendisine ait cep telefonu hattından aradığı, konuşma sırasında kendisine küfür ve tehdit edildiğini belirten katılanın ise telefonu sanığın yüzüne kapattığı, telefonun kapatılmasına öfkelenen sanığın aynı gün içerisinde saat ile arasında yirmi yedi kez katılanı aradığı, ancak katılanın bu aramalara cevap vermediği, sanığın ayrıca katılana saat ile arasında beş adet mesaj gönderdiği, bu mesajlardan saat ile gönderilenlerin sırasıyla “Aç seridsif” ve “Bak seni sikçek a5” şeklinde olduğunun anlaşıldığı olayda; Her ne kadar katılanın, sanığa işçi-işveren ilişkisinden doğan veya işe başlarken teminat olarak alındığı iddia edilen senetle alakalı bazı hak ve alacaklarını ödememesinin haksız tahrik oluşturabileceği düşünülebilir ise de. ödeme gücü bulunduğu hâlde sırf kendi menfaati yahut alacaklıyı zor durumda bırakmak ya da zarara sokmak için borcun keyfi biçimde ödenmemesi, alacaklıdan mal kaçırılması, gerçeğe aykırı beyan veya vaadlerde bulunulması, borcun istenmesi sırasında alaya alma gibi davranışların haksız tahriki oluşturan bir fiil olarak kabulünün mümkün olduğu, taraflar arasında alacağın kaynağına ve işten çıkarmaya dair hukuki ihtilaf bulunduğu gözetildiğinde salt bu borcun ödenmemesinin hakaret suçunda özel haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir haksız fiil olarak kabulünün mümkün olmadığı, bunun yanı sıra iki kişinin karşılıklı konuşması esnasında taraflardan birinin diğeriyle konuşmak istememesi üzerine telefonu kapatmasının da haksız tahrik oluşturan bir fiil olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşıldığından, TCK’nın 129. maddesinin ilk fıkrasındaki özel haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir CGK- Karar 2020/87 İnternetten Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Aleniyet Cumhurbaşkanına hakaret suçu alenen işlendiğinde sanığın cezası arttırılmalıdır. Ancak, somut olayda başka bir e-posta adresinden gelen mesajın sanığın kullandığı email adresi tarafından başka e-posta adreslerine iletildiği forward anlaşıldığından, iletilen adreslerin sadece kullanıcının bildiği, kullanıcı adı ve parola ile girilen ve kullanıcıdan başka bir kişinin girmesinin mümkün olmadığı kişiye mahsus hesap olması nedeniyle aleniyet unsurunun gerçekleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden verilen cezada TCK 299/2 maddesi gereğince Cumhurbaşkanına alenen hakaret nedeniyle artırım yapılması hukuka aykırıdır Yargıtay - Karar No2015/3294. Atılı suça konu adlı internet sitesindeki “ne mutlu Türküm diyene” isimli grup adresine e-mail yoluyla gönderilen iletinin, kullanıcı adı ve parola kullanılarak gönderilip gönderilmediği, kullanıcıdan başka bir kimsenin siteye girmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre TCK’nın 299/2. maddesi gereğince artırım yapılıp yapılamayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar 2016/4000. İnternet Üzerinden Şikayet Dilekçesi ve Eleştiri Sanığın davalısı olarak taraf olduğu boşanma davasının reddine karar verilmesi üzerine davanın hâkimi olarak görev yapan şikayetçiyi internet üzerinden yazmış olduğu dilekçeler ile Adalet Bakanlığına şikâyet ettiği, bu dilekçelerinde geçen “Hakim …ın yanlış kararı ve suçu sabit görülmüş, bu davada ihmalkarlık vardır”, “Hakim … ehliyet, liyakat ve hatta meslek kurallarının dışına çıkarak beni mağdur etmiştir”, “hakimlerin takdir hakkı başına buyruk olmamalıdır, bunun adı sorumsuzluk ve gerçek mağduru çok zor durumda bırakmaktır” ifadelerinden ötürü, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verilmiştir. AİHM’e göre, öncelikle ifadelerin bir olgu isnadı mı yoksa değer yargısı mı olduğu belirlenmelidir. Zira olgu isnadı kanıtlanabilir bir husus iken, bir değer yargısının kanıtlanmasının istenmesi dahi ifade özgürlüğüne müdahale sayılabilecektir. Somut olayda, sanık tarafından şikayet dilekçelerinde kullanılan ifadelerin, şikayet hakkı kapsamında kaldığı gibi, değer yargısı niteliğine sahiptirler. Bu itibarla somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde kabul edilemezler. Ayrıca bahse konu ifadeler, söylendiği yer ve zaman unsurları da gözetildiğinde katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğindedirler. Sanığın kamu görevlisine hakaret suçu nedeniyle beraatine karar verilmelidir Yargıtay - Karar No2015 / 14094. Kaba Hitap ve Nezaket Dışı Davranış Her Zaman Hakaret Suçu Oluşturmaz Olay günü, katılan olan hakimin, katip olarak görev yapan sanıktan mahkeme zimmet defterini getirmesini istediği, aradan uzun süre geçmesine rağmen defterin getirilmediği, katılan hakimin de bunun sebebini sorması üzerine sanığın elini yumruk yapıp havaya kaldırarak katılana söylediği kabul edilen “ben bu adamla çalışmam” şeklinde, kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin ve nezaket dışı davranışın, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması sebebiyle hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır Yargıtay - Karar No2015 / 10563. Ceza Genel Kurulu’nun gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. İncelenen somut olayda; olay günü sanığın, müşteki Leyla Doğan’a söylediği kabul edilen “köylüsünüz, buraya layık değilsiniz” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür Yargıtay 18 CD - Karar2016/15975. İnternet Üzerinden Hakaret Suçunda Eksik Soruşturma İncelenen dosyada, şüpheli yada şüphelilerin müştekiyi twitter ve internet sitelerinde “f..,şerefsizler, bukelamun hain menfaatleri için el etek öpmeyi marifet saymışlar vb. sözler” demek suretiyle hakarette bulunduğunun iddia edildiği, yazılar ve kullanıcı isimleri şikayet dilekçesi ekinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şikayete konu ifadelerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğundan, şüpheli veya şüphelilerin tespitine yönelik olarak gerekli tüm soruşturma işlemleri yapılıp beyanları alınmadan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır Yargıtay Dairesi - Karar2016/19838. Mahkemeye Yönelik Kaba Söz ve Ağır Eleştiri Sanığın, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu yaralama ve gasp eylemlerinden dolayı ceza aldığını duyması üzerine, mahkeme heyetine “sen bu işi bırak domates sat” şeklindeki söylediği sözlerin müştekilerin onur, şeref ve saygınlıklarını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi bozma nedenidir Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar 2014/656. Kamu Görevlisi Olan Başbakana Hakaret Suçu Suça sürüklenen çocuğun, mağdura yönelik söylediği “seni sevmiyorum, Allah senin belanı versin” biçimindeki sözlerin, hakaret içerikli sözler olmayıp beddua niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar 2013/26562. Doktora Ağır Eleştiri Hakaret Suçu Değildir Hastaneye muayene için giden sanığın nöbetçi doktor olan mağdur tarafından muayene edildikten sonra omzundaki kırığın eski kırık olması ve acil tedavi gerektirecek bir durumunun olmaması nedeniyle ertesi gün ortopedi polikliniğinde tedavi olabileceğinin söylenmesi üzerine “… Senin ettiğin hipokrat yeminini ben saymıyorum, sana diplomayı kim verdi, sen ne biçim doktorsun…” şeklindeki sözlerinin, olayın oluş şekli ve tarafların içerisinde bulunduğu ortam birlikte değerlendirildiğinde, ağır eleştiri niteliğinde olduğu, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekir Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar 2013/3805. Hakaret Suçunda Aleniyet Nedeniyle Ceza Arttırımı 157. maddesine göre soruşturma evresindeki usul işlemlerinin gizli olması ve kaçakçılık iddiasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında bir parfümeri dükkanında yapılan adli arama sırasında, eşinin orada bulunması sebebiyle bu işyerine gelen sanığın, aramada görevli polis memuru katılana hakaret ettiğinin kabul edilmesi karşısında, hakaret eyleminin, bir soruşturma evresi işlemi olan adli arama sırasında, herkesin mutad olarak girip çıkabileceği ve hakareti algılayabileceği bir yer olmaktan geçici olarak çıkan işyerinde gerçekleştiği gözetilmeden, 5237 Sayılı 125/4. maddesi uyarınca suçun aleni ortamda işlendiği gerekçesiyle sanığın cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar 2015/1042. Hakaret olayının apartman içerisinde, katılanın daire kapısı önünde meydana geldiği ve aleniyet unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, hatalı değerlendirme ile sanık K. A. hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nun 125. maddesinin 4. fıkrası uygulanarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar 2013/28830. Şarta Bağlı Sözler Hakaret Suçu Oluşturmaz Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar 2016/14515. Gazetecilik, Habercilik ve Hakaret Suçu Gazeteci sanık tarafından hazırlanan “Grup Şantajı” başlıklı haberde, flulaştırıldığı halde katılana ait olduğu anlaşılan ve katılanın bir kadınla cinsel ilişkiye girdiği anı gösteren fotoğrafların, katılanın toplum nazarında ahlaki değerlerden yoksun bir kişi olarak algılanmasına neden olacak ve okuyucuda kesin kanaat oluşturacak biçimde, hiçbir nesnel olguya dayanmayan abartılı ve küçültücü bir üslupla, “….nin grup seks yaparken poz verdiği fotoğraflarla başı derde girdi. Alkollüyken seviştiği kadınlar, şimdi kendisinden 100 bin YTL istiyor. ….nin marjinal hayatı başına iş açtı! Şarkıcı, geçtiğimiz yıllarda bir bar çıkışı kız arkadaşlarıyla eve gitti. Aşırı alkol alan …. kızlarla grup seks yaptı. Bu sırada fotoğraf makinesine pozlar da veren ….ye bu gecesi pahalıya patladı! Gruptaki kadınlardan biri, elindeki fotoğraflarla şarkıcıya şantaj yapmaya başladı…” şeklindeki ibarelerle beraber yayınlanması karşısında, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide eden sanık hakkında, hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle, sanığın beraatine karar verilmesi hukuka aykırı olup bozma nedenidir Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar 2014/10228. Hakaret Suçunda Tanık Beyanı Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti yargılama aşamasında toplanan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Bu açıklamalar ışığında, somut dosya içeriğinde, sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, tanıklar …, …’ın aşamalarda, tanık …’in kovuşturma evresinde ve tanık …’ın da soruşturma beyanında, sanığın katılana hakaret etmediğini belirtmesi, Mahkemece beyanı hükme esas alınan tanık …’nın soruşturma aşamasındaki anlatımında, sanığın hakaret etmediğini söylemesine karşın, mahkeme huzurundaki beyanında sanığın katılana hakaret ettiğini belirtmesi suretiyle çelişkili anlatımda bulunması, yine beyanı hükme esas alınan tanık …’in de anlatımlarında, sanığın katılana küfür etmediğini, olay yerinde bulunan ve akli dengesi yerinde olmayan …. ile küfürlü konuşarak şakalaştığını söylemesi karşısında, sanığın savunmasının aksini kanıtlar nitelikte cezalandırılmasına yeter derecede, her türlü şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmamasına karşın, hatalı değerlendirmeyle sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar 2019/13148. Başbakan Kukladır Demek Hakaret Suçu Değildir Siyasetçilere yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının özel kişilere nazaran daha geniş olduğu gerek iç hukukumuzda gerekse uluslararası mahkeme kararlarında yerleşmiş bir ilkedir. Bu ilkenin gerekçesi, siyasetçilerin, özel kişilerden farklı olarak, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan, kamuoyuna mal olmuş kişi haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir. Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğünde “kukla” sözcüğünün kelime anlamına da bakıldığında; oyunlarda oynatılan gerçek manasının yanı sıra, “başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan kimse” olarak tanımlandığı görülmüştür. Bu açıklamalar ışığında, sanığın katılanın gıyabında sarf etmiş olduğu, “Başbakan bizim halimizi bilmez, Başbakan kim kardeşim, Başbakan kukladır kukla, onun ile bunun ile masaya oturur, pazarlık yapar bizim halimizi sormaz” şeklindeki sözlerin, rahatsız edici ve kaba hitap tarzında olduğu kabul edilmekle birlikte, bu sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi gerektiği, sözlerin açıkça, katılanın onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte olmadığı veya sövme fiilini oluşturmadığı anlaşılmıştır Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar2017/13734. Kamu Görevlisine Hakaret Suçu AİHM Kararları “…..Başvuran, hakaret ettiği iddia edilen belediye başkanının, hırsızlık suçundan cezalandırılmasının ardından soyguncu belediye başkanı’ olarak tanımlamıştır. AİHM, bu başvuruda, 10. maddenin ihlal edildiğine karar verirken, gazetecinin bir dereceye kadar abartma hakkına sahip olmasına ve belediye başkanının kamuya mal olmuş bir kişi olarak, bazıları olgusal temelden yoksun olmayan değer yargısı olarak değerlendirilebilecek eleştirilere karşı, daha fazla hoşgörü göstermek zorunda olmasına özel bir ağırlık vermiştir….” D./P. ,18235/02, “…..L./A. davasına konu olan olayda ise, Avusturya’da 1975 yılında yapılan seçimlerden sonra, bir gazeteci olan başvuran L., geçmişinde Nazi faaliyetleri bulunan bir siyasetçi ile koalisyon kuracağını açıklayan Federal Şansölye eleştiren yazılarında, “ahlaksızca”, “yüz kızartıcı”, “en adi türden fırsatçılık” ifadelerine yer vermiştir. Başvuranın para cezasına mahkum olduğu bu davada AİHM, politikacıların kendilerine yöneltilen ağır eleştirilere tahammül etmek durumunda olduğunu vurgulamış ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır. AİHM, içtihatlarını tekrar ederek, siyasetçilerin eleştirilere özel kişilerden daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiği ilkesine dayanmış ve mahkûmiyetin ifade özgürlüğüne orantısız bir müdahale oluşturduğuna hükmetmiştir. Hararetli siyasi tartışmaların yaşandığı bir arka plan ışığında, başvurucunun açıklamaları, saldırgan olmakla birlikte hakaret niteliğinde görülmemiştir….” Lingens/Avusturya, 9815/82, “…Eon/Fransa davasında AİHM, bir siyasî eylemcinin, 2008 yılında Fransa Cumhurbaşkanının ziyareti sırasında, Cumhurbaşkanı korteji geçmek üzereyken, üzerinde “Defol git, salak herif” yazılı bir pankart açarak Fransa Cumhurbaşkanı’na hakaret etmekten hüküm giymesini incelemiştir. AİHM, bu içtihadında yerginin, pek çok kez, özünde var olan abartma ve saptırma vasıfları yoluyla, doğal olarak kışkırtmayı ve galeyana getirmeyi amaçlayan bir sanatsal ifade ve toplumsal eleştiri biçimi olduğunu belirttikten sonra, ceza verilmesinin, güncel konular hakkında yergi niteliğinde ortaya konulan ifade biçimleri üzerinde bir soğutma etkisi yapmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. Bu tür ifade biçimlerinin kendisi, kamu menfaatini ilgilendiren sorunların serbestçe tartışılmasında oldukça önemli bir rol oynayabilmektedir ki; serbest tartışma olmadan demokratik toplum mümkün olamaz…..” Eon/Fransa, 26118/10, “…….AİHM, Lesnik/Slovakya davasında, ilk olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken hoşgörü göstermeleri gereken eleştiri sınırının diğer insanlara göre daha geniş olduğunu, ancak, kamu görevlilerinin siyasetçilerde olduğu gibi her türlü söylemlerini yakın denetime açtıkları anlamına gelmeyeceğini, üstelik görevlerini hakkı ile yerine getirebilmeleri için kamu güvenine sahip olmaları gerektiğini; bunun ise kamu görevlilerinin asılsız suçlamalara karşı korumakla sağlanabileceğini vurgulamıştır….” Lesnik/Slovakya, 35640/97, “…….Savcı tarafından tanıklık yapmak için mahkemeye bir kişinin çağırılması işlemini “manipülasyon ve kanıtların yasadışı yollarla sunulması” olarak nitelendirmesi nedeniyle, başvuran hakkında, yargılama sırasında kullandığı ifadelerden ötürü hakaret davası açılarak para cezasına çarptırıldığı Nikula - Finlandiya davasında, AİHM, resmi görev yapan memurlara karşı kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade kişilere göre daha geniş olduğunu, ancak bu memurların davranışlarının, tıpkı politikacılar gibi, sürekli denetim altında olacağı ve bu nedenle her türlü eleştiriye göğüs germeleri gerektiği anlamına gelmediğini, aksine görev başındaki memurların sözlü hakaret mahiyetindeki saldırılara karşı korunması gerektiğini yinelemiştir. Bununla birlikte AİHM’e göre, bu davada hakaret içeren bir saldırı söz konusu değildir. Başvuranın temel eleştirisi, sert de olsa, savcının dava devam ederken seçtiği yöntem hakkındadır. Dolayısıyla, savcının mesleki veya diğer nitelikleri hedef yapılmamıştır. Bu nedenle AİHM’e göre, savcı bu eleştirileri hoşgörü ile karşılamalıdır. AİHM, ayrıca, içtihadındaki sonucuna ulaşırken, ifadelerin medya önünde değil, sadece duruşma salonunda söylenmiş olduğunu da özellikle vurgulamıştır. Nitekim AİHM, göre ancak çok istisnai hallerde savunma avukatının ifade özgürlüğüne getirilen bir sınırlama kabul edilebilecektir…” Nikula/Finlandiya, 31611/96, Grigoriades /Yunanistan davasında ise bir subay, komutanı olan subaya, içerisinde orduyu bir suç ve terörizm aygıtı’ olarak tanımladığı nahoş pasajlara yer verdiği bir mektup yazması nedeniyle orduyu aşağılamaktan mahkum olmuştur. AİHM, bu davalarda, başvurucuların suçlamalarının sert üslubuna karşın, başvuruya konu mektubun geniş bir okuyucu kitlesine hitap edecek biçimde yayınlanmamış ve yaygınlaştırılmamış olmasına özel bir ağırlık vererek başvurucu lehine karar vermiştir. Grigoriades/ Yunanistan, 24348/94, Hakaret suçu, çoğu zaman “Tehdit Suçu” veya “Şantaj Suçu” ile birlikte işlenmektedir. Tehdit suçu ile birlikte işlense bile, hakaret ve tehdit suçları nedeniyle doğrudan oluşabilecek bir maddi zarar olmadığı için hükmün açıklanmasının geri bırakılması için zararın giderilmesi şartı aranmaz. Ancak, hakaret suçunun şantaj suçu ile birlikte işlenmesi halinde ortaya maddi bir zarar çıkma olasılığı mevcuttur. Şantaj suçu nedeniyle meydana gelen zarar giderildiğinde, sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan faydalanabilir. Avukat Baran Doğan Hukuk Bürosu UYARI Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Makale Yazarlığı İçin Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.
biri bize hakaret ederse ne yapmalıyız