🌧️ Senin Bu Ellerinde Ne Var
1rjX. Masumlar Apartmanı dizisi ile tekrar gündeme gelen Türk edebiyatının meşhur şairi Turgut Uyarın Göğe Bakma Durağı adlı şiirinin ilgili kısmı “Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım”Senin bu ellerinde ne var bilmiyorumSenin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini Uyar Göğe Bakma Durağı şiiri tamamı için düşünüyorsun? Sonraki gönderi
Türk edebiyatının sevilen isimlerinden olan usta şair Turgut Uyar'ın 95'inci yaş günü. 4 Ağustos 1927 yılında hayata gözlerini açan Türk şiirinin usta ismi Turgut Uyar, yine bir ağustos gününde 22 Ağustos 1985'te hayatını kaybetti. Ruhu şad olsun... Usta şair 95 yaşında ve iyi ki doğdun Turgut Uyar.. İkinci Yeni akımının önde gelen isimleri arasında yer alan Uyar, hayatında ve ilişkilerinde yaşadığı çetrefilli dönemleri satırlarına taşır. Birinci evlilikte istediği mutluluğu yakalamayan usta şair, çareyi boşanmakta bulur. Bu sırada yazar Tomris Uyar’la şiir ve edebiyat üzerine mektuplaşmaya başlar. O dönem şair Cemal Süreya’yla birlikte olan ve ayrılmaya karar veren Tomris Uyar, eşinden yeni boşanan şairle evlenir. Turgut Uyar’ın ilk şiiri olan Yad 1947’de Yenigün dergisinde yayınlanır. Uyar'ın ilk kitabı Arz-ı Hal 1949'da raflarda yerini alır. Bir sene önce ise yapılan şiir yarışmasında ikincilik elde ederek rüştünü ispat eder. Jüri kurulunda bulunan usta yazar Nurullah Ataç, kendisine ileride çok iyi bir şair olacağını söylediğinde çok mutlu olur. "İkimiz birden sevinebiliriz" Edebiyat dünyasına adını yavaş yavaş duyuran genç yetenek Uyar’ın, 1952’de Türkiyem adlı ikinci şiir kitabı yayınlar. “İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım” dizesindeki ince mesajda, insanoğluna bahşedilen bütün güzelliklerin aslında herkese eşit oranda dağıtıldığını, bunu görmek için sadece başımızı kaldırıp göğe bakmamızın yeterli olacağını bize haykırır. Göğe Bakma Durağı İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Turgut ve Tomris Uyar Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım Bol ödüllü şair Tütünler Islak" kitabı 1963 Yeditepe Şiir Armağanı'nı alan Uyar, Tomris Uyar ile Lucretius'tan yaptığı "Evrenin Yapısı" çevirisiyle 1975 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'ne layık görüldü. Şairin "Kayayı Delen İncir" isimli kitabı 1983 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, yeni şiirlerinin eklendiği ve tüm şiirlerini toplayan "Büyük Saat" eseri de 1984 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'ne değer bulundu. Turgut Uyar öldü Toplam 9 şiir kitabına imza atan Uyar'ın bütün şiirleri, 1984'te "Büyük Saat" kitabında bir araya getirildi. İnceleme alanında "Bir Şiirden" ve eleştiri dalında "Sonsuz ve Öbürü" eserlerini de okuyucuyla buluşturan Uyar, 22 Ağustos 1985'te siroz hastalığından öldü. Kitap sayfası için iletişim
“Senin bu ellerinde ne var bilmiyorumTuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.” turgut uyar See more posts like this on Tumblr turgut uyar More you might like “Seni hep gökyüzünün önünde düşünüyorum.”Süreyya Berfe “Sevdiğim;Aşına, ekmeğine, kahrına,karanlığına, özlemine, umuduna kat beni!..”Ahmet Arif Bir gün gelirYürür dağlara şehre yürürBir gün gelirHazan çiçeklerim büyürBir gün gelirMeydanlara güller dökülürBir gün gelir bir gün eşref ziya “ Sevginin kaynağı ilâhî olmakla beraber,insan bunu ilâhî alandan yeryüzüne intikal ettirmesi sûretiyle artık sevgiyi kendi arasında da tecrübe etmeye,yaşamaya hem kendi cinsine hem de diğer mahlûkâta karşı,doğaya karşı Allah'ın bahşetmiş olduğu o sevgiyi kullanır,sevgiyi talim eder. ”~🌸 Bizi bizden iyi bilirsin RabbimBir ırmağı bir ırmağın kalbindenYalnız sen geçirebilirsin Rabbim~Bir masalın iki kahramanıyızBinbir gece peşimizde uğrularKâh ölümü alırız koynumuzaKâh dönülmez bir ülkeye giderizYa ufuklar dolanır boynumuzaYa da vuruluruz, kefen giyeriz~Bizi bizden iyi bilirsin RabbimBir masalı bir gerçeğe ansızınYalnız sen döndürebilirsin RabbimNurullah Genç mayısayıyaylahatırası Güzel bir çiçeği bile koparırsın ama bir müddet sonra solar .Güzellik idesi kalır seninle beraber bâki , lakin nesnesi zayi olur .Her şey uful eder. O zaman “ Kayıp giden şeyler sevilmez ” deme makamına girmeli İbrahimce .Gerçek sevgi her daim ter ü taze solmayan bir çiçektir. Dönüşen ,değişen , oluşmaya çalışan şeyler aşkın nesnesi olamazlar. Eğer olur derseniz ,hüzün, çile, ızdırap , ihanet ,kaybetme vb. gibi kavramlarla karşılaşmaya da hazırlıklı olmalısınız…Evvele Yolculuk - Mahmud Erol Kılıç “O gece, fecrin doğuşuna kadar selâmdır selâmettir.”Kadr Sûresi /5Kadir Gecemiz Mübarek Olsun… “Gönülden kopan bir söz, insanı üç kış ısıtmaya yeter.”Erbain - İsmet Özel “En iyi anlatış artık susmaktırAnladım bunu ben seni bilinceGel denize yaslan yalnız denizeSırrını denizler taşır insanınZaman bir hızdir ve yıldızdır akanEsneyen günler ve gece üstündenBir uyku bölmezse anılarımıKorkarım çıldırtır bu hayal beniGözlerin ne kadar İstanbul öyleSebiller uçuşur parmaklarında” mehmet akif inan
Ahlak nedir? İnsana has yani insanda bulunması beklenen, doğuştan gelen ve üzerine eklenebilen bütün iyi ve güzel huylardan ne varsa hepsidir. Hayvanları ayırırken ahlaklı ahlaksız diye ayırmak uygun olmaz ama bu ayrım insanı iyi ve kötü’ diye ayırmaya ve taraf olmamıza sebep olmuştur. Evet taraf! Seçimlerimiz belki de en hakiki varolma biçimlerimizdir. Eğri ya da doğru… Hepsi bizimdir ve her seçim bize ders niteliğindedir. Bu yüzdendir ki insan ânılırken, tabir edilirken yahut insandan bahsedilirken “Eşref-i Mahlukat” diye hitap edilir. Yani; Yaratılmış tüm mahlukatların en şereflisi. Demek ki Ahlak’ sadece kadına dayatılan, kadından beklenen, kadında özellikle bacak arasında aranılan, yalnızca onda olması gereken ve erkeklerde aranmayan, önemsenmeyen, olmasa da olur diyebileceğimiz bir şey değil de tam aksine kadın-erkek ayırt etmeden tüm İNSAN’da olması istenilen beklenilen güzeli olursa iyisi doğrusu bu olduğu yaratıcımız tarafından da 4 kitabında bize söylenendir. Yere tükürmek, sünkürmek, toplu kullanılan alanları temiz tutmamak ya da sana özel eşyaları sen temizlemiyorsan eğer, başka gören dokunan temizleyen yıkayan var nasıl olsa diye temiz tutmamak ahlaksızlıktır! Küfretmek ahlaksızlıktır! Hak yemek ahlaksızlıktır! Çalmak ahlaksızlıktır! Yetim hakkı yemek ahlaksızdır! Tehdit etmek, korkutmak, kötü davranmak, zulmetmek ahlaksızlıktır! İnsana, cana, canlıya, bitkiye ağaca, hayvana yapılan her türlü zulüm ahlaksızlıktır! Trafikte dosdoğru gitmeme… Kadın şoför görüp onu sıkıştırma… Yolda yalnız yürüyen kadın gördüğünde laf atma, rahatsız etme onu tedirgin etme ahlaksızlıktır! Taciz etmek ahlaksızlıktır! Sırf kısa veya açık giydi diye ya da ne farkeder kara çarşafa da bürünse kadın’ diye bir insana kötü damga vurmak, kendini temiz, namuslu sanıp da o kadına, kadınlara aşağılayıcı gözle bakmak, imâda bulunmak hatta alenen hakaretvari söz söylemek… Kılığı kıyafeti açık saçık, gösterişli diye kendinde ona tecavüz etme hakkını bulmak ya da sıkıştırıp faydalanma arzunu gerçekleştirme niyetinde olmak ve buna onu zorlamak ahlaksızlıktır!Gıkı çıkmayan, kendini savunamayan engelli, sakat, yaşlı, çocuk, hayvan farketmeksizin tecavüz ve istismarda bulunmak sapmışlığın en şerlisi ve koskocaman ahlaksızlıktır! Hor görmek, hakaret etmek, kendini üstün görmek, şu dağları ben yarattım’ dercesine ukalaca bir tavırla, kibir giyip, kibirle beslenmek, insanları ezmek, küçük düşürmek ahlaksızlıktır! Denize, piknik alanlarına atıklarını, çöplerini öylece bırakmak ahlaksızlıktır! Göz hakkı bir iki tane veya doyasıya yemek dışında hayrat için dikilen kırdaki, dağdaki, bayırdaki meyve veren ağaçları yaş iken kesmek, zarar vermek, dallarını kırmak, yediğinden fazlasını ziyan etmek ahlaksızlıktır! Komşuna küsüp bahçene, tarlana girmesinler diye onun tavuğunu, ineğini zehirlemek ahlaksızlıktır! Çocuklarının eve arkadaşları geldiğinde o arkadaşları içeride oturtup kendi çocuklarını gizlice mutfakta yedirip içirmek, o çocukları ayırt etmek, paylaşmamak ahlaksızlıktır! Yalan söylemek, kandırmak insanları ezip sömürmek ahlaksızlıktır! Sırf teni senden esmerce diye arap, zenci’ ya da aynı mezhepten değilsiniz diye o alevi aşı yenmez, suyu içilmez’ deyip de kendini üstün ırk, üstün mezhep, üstün millet, üstün insan olarak görmen ahlaksızlıktır! Ve dahası… Vicdanının sesini duymadığında yaptığın her türlü kötülük kötü ahlaktan, duyduğunda seni tutan koruyan, seni tutup korurken de başkalarına zarar vermeni engelleyen içinde duyduğun o ses de güzel ahlaktandır. Aklıma ilk gelen örneklerle kadının da erkeğin de ahlaksızlık yapabileceğini, insanın dünyaya gelmişliğinden beri türlü türlü kötü huylarımızın olduğunu söylerken daha nice örneklerle maalesef bunu çoğaltılabileceğimizi de biliyorum. İnsanız, özümüz beşer, elbet şaşarız! Eksiliriz de, kirleniriz de… Çamura da düşeriz, pise de bulaşırız. Olmaz girdaplara, dehlizlere de gireriz. Sürünürüz de. Kul’uz çünkü.. İnsan kadarız. Yanılmak, yazgısına yazılmıştır insanın. Ve bu düşüşler daha da güçlenip ayağa kalkalım diye başımıza dolanmıştır. Çünkü bize gecenin ardında gün var’ diyen “Bir” müjdeleyicimiz vardır! Hasılı ahlak; Doğuştan gen danteliyle gelen özelliklerin yanısıra sonradan da öğrenilip eklenebilinen iyi ve kötü huylarımızdır. İnsan aciz, eksik, yanılabilir ama düzeltip değişebilir olduğunun farkındaysa eğer.. Ben oldum’ deyip daha büyük hata yaptığını görmeyecek kadar körleşmemişse hâlâ ümitvar olmak da hakkımızdır. Çok sevdiğim yazarım Dücane Cündioğlunun da dediği gibi; “Yaşamı boyunca hiç yanılmamış bir aptal olmaktan sakın ey talib, çünkü sen kirlenmemekle değil arınmakla mükellefsin.” sözünü bir an olsun düşünüp silkelenmeye kalkışıyorsak ne mutlu bize. Kire kir eklemektense değişmek isteme çaban, arınıp güzel insan olma gayreti içinde olman ibadettendir. Ve asla o kötülere teslim olmadan, yenilmeden onlarlaşmadan dünya yolculuğuna usul-yavaş, temkinli-emin, düşe-kalka, hayalli-düşlü, umutla ve hakikate olan inançla yola devam etmektir elzem olan. El’lerin lekelerini bir bir sayacağına kendi elindeki lekelere dön bir bak. Hiç olmazsa birini yıkamaya uğraşırken yenisini eklemekten alıkonulmuş olursun, diyorum kendime. Kutlu bir yolculuktur bu, hepimize mübarek ola… Suna KIZILIRMAK
26 Ekim 2012 2205 capelYasaklı Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Turgut Uyar-Göğe Bakma Durağı
senin bu ellerinde ne var